31 Aralık 2007 Pazartesi

Tarih 2008 i göstermeden son bir yazı yazayım dedim.


Cumartesi

Eşimin çalıştığı işyeri personelini ve personel yakınlarını CRR Konser salonunda düzenlenen Ahmet Özhan konserine götürüyordu.Ben de hazır böyle bir imkan varken değerlendireyim dedim.Çocukları anneannesine bırakıp gittik.Havanın çok soğuk olmasına rağmen konser salonunun alt katı tamamen doluydu.Güzel bir konserdi.Ayrıca insanın arada çocukları bırakıp böyle etkinliklere katılması kendini iyi hissetmesine sebep oluyor.

Çocukları bırakıp gidip gelmemiz toplam dörtbuçuk saat sürdü.Bu sürede bile onları özlediğimi hissettim. Ne onlarla oluyor;ne de onlarsız diye düşündüm sonra...

Allah eksikliklerini göstermesin.
Evlatlarımızı bize bağışlasın.
Çocuk isteyen herkese Allah evlat sevgisini yaşatsın.
Amin...


Pazar

Sabah kalktık.Kahvaltı,evi toplama derken öğle oldu.Baktık hava güzel.Çocuklarda iyileşmişken Enes çok bisiklet sürmek istiyordu.Hem onu bisiklet süreceği biryere götürelim,hem de hava alalım diye bu düşüncelerle evden çıktık.Az gittik,uz gittik.Kendimizi Göztepe parkı nda bulduk.Güzel,büyük ve tenha bir parktı.Enes -tabiri caizse- deliler gibi eğlendi.Koştu,bisiklete bindi,parkta oynadı.Biz de ondaki bu mutluluğu ve sevinci izledik.Bir yandan da Emin e baktık.Bebek arabasında bir ileri,bir geri...Öyle bir sarmışız ki çocuğu.Bir tek iki zeytin göz dışarıda:)))

Bu arada parkta spor salonlarındaki aletlerden vardı.Ben de hem vakit geçirmek,hem de fazla kiloları vermek için(yarım saatte ne kadar kilo verilirse:)))işe koyuldum.O aletten indim, öbürüne bindim.Kol,bacak,el kasları...Hepsini çalıştırdım.O an çok zevkliydi.Ama acısı eve gelince çıktı.Heryerimde bir ağrı.Hareket edecek gücüm yoktu.Evde oturmaktan hamlayan ben neye uğradığımı şaşırdım.Çareyi çocukları babasına bırakıp uyumakta buldum.


Pazartesi

Sabah kalktığımda daha ağrılarım tam olarak geçmemişti.Emin in de aşısı vardı.Doktora gittik.Tartıda birbuçuk ayda 400 gr. aldığını görünce moralim bozuldu.Açıkcası kilolu bebek olsun istediğimden değil bu moral bozukluğu.Benim için önemli olan sağlıklı olmaları.Ama bebeklerin ilk aylarda bir,ilerleyen aylarda ise ayda 500-800 gr. almaları gerektiğini biliyorum.

Bu moral bozukluğuyla eve geldim.Kahvaltıda tadımlık peynir ve yumurta,öğlende sebze çorbası ve ikindide de yoğurt verdim.Zorlamadan tadımlık...Çorbayı pek istekli yemedi.Zira çorbada yok yoktu:)

Hastalıkları Allah a şükür geçti.Bu sebeple kendimi daha iyi hissediyorum.Enes in şu an için iki ay kullanması gereken sabah ve akşam aldığı bir koruyucu ilacı var.

Tüm okuyucularımızın yeni yılını kutluyorum.

NOT:Bu yazı tam üç kere yarım bırakılıp tamamlanabildi.Daldan dala atlanılmış olabilir.Kusurumuza bakmayın.

20 Aralık 2007 Perşembe

ENES Astım - EMİN Bronşiolit

Eveeeettt

Uzun bir ayrılıktan sonra geldik ama...

Bayram için annemlere gelmişken...,

Bir de yeni yazı yazalım ve son gelişmeleri paylaşalım istedim.

Yazmayalı ben sadece hastalıklarla uğraştım diyebilirim.


İlk olarak EMİN in hastalığından bahsedeyim zira abisinin hastalığı biraz uzun mesele...


Emin bir hafta boyunca arada sırada ateşlendi,burnu aktı,öksürdü.Bir hafta boyunca durumu düzelmeyip daha da kötüleşmeye başlayınca bir doktora götüreyim dedim.Zira evde iyileşmeyen ve kardeşinden ayrılmayan bir abi olduğu için:)))


Doktor gerekli muayeneleri yaptıktan sonra herşeyin gayet iyi olduğunu sadece üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdiğini söyledi.Küçük olduğu ve anne sütü aldığı için ilaç vermedi düzelir diye...

Ama durum doktorun düşündüğü gibi olmadı.Öksürüğü,burun akıntısı iyice arttı.Baktım hırıltı sesleri gelmeye başladı.Gece öksürük yüzünden yatamıyordu.Bir hafta sonra dayanamadım tekrar götürdüğümde bronşiolit olduğunu üzülerek öğrendim.Şu an abisinin buhar makinasından buhar alıyor.Umarım iyileşir.Çünkü bütün günüm onlara buhar vermekle geçiyor.

Artık alıştı.İlk zamanlar sesinden korkup bayağı bir ağlıyordu ama şimdi sıkılıp uykuya daldığı bile oluyor.

Gelelim ENES e...

Enes yaklaşık olarak bir yaşında bronşit oldu.Her ay hasta oluyordu.Artık bir ayda iki şişe antibiyotik bitiriyorduk ama etki etmiyordu:(

Daha sonra ben doktoru değiştirmeye karar verdim.Bu doktor artık antibiyotik yerine iğneyi tercih ediyordu.Bir de astım ilaçları kullanmaya başlamıştık ama astımdan korumak için olduğunu söylüyordu.Bu arada bronşit yerini alerjik rinit,krup ve astım-bronşite bırakmıştı.Astım ilaçlarını kullanmak için de bir alet vermişti.Onunla ilaçları sıkıyorduk.Bir de doktorun tavsiyesiyle odayı nemlendirmek için soğuk buhar makinası aldık.Fakat belli bir süre sonra yeniden çok sık hasta olamaya başlayınca geçen hafta başka bir doktora götürdüm.Çocuk doktoru ENES in çok sıkıntıda olduğunu,nefes almakta zorluk çektiğini söyleyip ekledi:

-Sen hiç bu çocuğu göğüs hastalıkları doktoruna götürdün mü?Sana hiç astım diyen olmadı mı?Neye uğradığımı şaşırmıştım.Çünkü neredeyse hiç doktordan çıkmıyorduk ama direk astım dememişlerdi!!!

Hemen ertesi gün için göğüs hastalıkları ve alerji doktorundan randevu aldık.O geceyi nasıl geçirdim Allah biliyor.

Doktora gidip de şikayetlerimi söylediğimde:

-Çocuğunuzu dinlemeden ASTIM derim dedi.

Enes in sırtını dinlediğinde ise:

-Siz hiçbirşey demeseydiniz şu gelen hırıltıyla ASTIM derdim dedi.

Teşhisimiz konulmuştu.Sıra geldi tedaviye...

İlk olarak alerji testi yapıldı.Polen,çayır-çimen,rutubet ve küf e karşı alerjisi olduğu anlaşıldı.

Doktor bana:

-Eviniz rutubetli mi? diye sorduğunda

-Evimizde hiç rutubet yok dedim...

AMA..........

Ben bir senedir kış aylarında odayı nemlendirmesi için doktor tavsiyesiyle(?) oda nemlendiricisi alet kullanıyorum dediğimde.....

Doktor.........Astım hastalarının odası kuru olmalı dediii......

Yani ben bir senedir bilmeden evladımı ellerimle hasta etmişim.Çocuğun alerjisi varmış da haberimiz yokmuş.

Kullandığımız astım ilaçlarını verebilmemiz için nebulizatör tavsiye etti.Şu an Allah a şükür iyi...

Allah kimseye dermansız dert vermesin.

Hastalıkla imtihan etmesin.Amin.

Çoookkkkk uzatmışım.Durum bundan ibaret arkadaşlar.

Tüm okuyucularımızın Kurban Bayramı mübarek olsun.

4 Aralık 2007 Salı

Bilgisayarımızı virüs etkisi altına almış durumda.İnşaallah mikroplardan temizlenip karşınıza bomba resimlerle çıkacağız.Baktım olacak gibi değil geldim yine eltime:)))El koydum bilgisayarlarına...En kısa zamanda bilgisayarımıza format atılacak.Biz de sizlere kavuşacağız.

ENES ten İNCİLER

Enes birgün kendi elindeki beni göstererek
-Anne bu ne?
-Ben oğlum
-Başka bir gün benim elimdeki beni sordum.
-Enes bu ne?
-Sen anne

Kendi elindeki BEN benim elimdeki SEN :))))

Başka bir Ben hikayesi daha duymuştum bir yakınımdan...

Çocuk
-Anne bu ne
-Ben oğlum
-Başka biri çocuğun elindeki beni sorduğunda ise
-ANNEM:))) demiş...

Bu günlük bu kadar...
İnşaallah bilgisayarımız kısa zamanda virüslerden temizlenir de kendi bilgisayarımızdan sizlerle buluşuruz.
Flash bellek yanımda olmadığı için resim koyamıyorum.Şimdilik böyle idare edin olur mu:(

12 Kasım 2007 Pazartesi

Nereden başlasak;
Ayrı kalınca insan nerden başlayacağını bilemiyor.

ENES cephesindeki gelişmeler

Oğlum kardeşini hala çok seviyor.Sevme şekli biraz değişti.Eskiden elini gözüne sokuyor,üstüne çıkıyor,yanağını sıkıyordu.şimdi ise;koltuktan aşağı yuvarlıyor,tam uykuya dalmak üzereyken gelip öyle bir tokat atıyor ki; garibim uykuda neye uğradığını şaşırıyor.
    Bugünlerde yuvaya iyice gönderme fikri oluştu bende ama inatla ''gitmiycem'' diyor.

        • Bebek gibi konuşmaya başladı.Birşey isteyeceği zaman zuzu veya dudu gibi tuhaf kelimeler söylüyor.Dediği olmadığında ağlamaya başlıyor.Ben ise kendisine güzel konuşabildiğini eğer güzel söylerse dediğini anlayıp yapabileceğimi anlatmaya çalışıyorum.

        • Birşey isteyeceği zaman kelimelerin sonuna cik ve cık eki ekliyor.Örneğin şekercik,simitcik,ekmekcik,kakacık gibi...

Böyle konuştuğu zaman dikkat çekeceğini ve kendisiyle daha çok ilgileneceğimi sanıyor herhalde...Kardeş kıskançlığı sen neler yaptırıyorsun oğluma:)



  • Hala çişini altına yapıyor veya kaçırıyor.Ben ''böyle yapınca bez bağlıycam'' diyorum onu da kabul etmiyor:( Neyse ki kakasını altına yapmıyor.Herzaman şükretmesini bilmek gerek.


  • Oyun oynamaktan ve kitap okumaktan çok hoşlanıyor.Ben de kardeşi uyuyunca bol bol kitap okuyorum ve oyun oynuyoruz
  • Kardeşi uyanıksa Enes i oyalamanın tek bir yolu var o da bilgisayarda oyun oynamasına izin vermek.

EMİN cephesindeki gelişmeler

  • Oğlum artık beni iyice tanıyor.Beni görünce resmen ağzı sulanıyor.Anne = süt

  • Artık bayağı hareketlendi.Yanlız bırakınca koltuktan düşecek gibi oluyor.

  • Biz Enes le yemek yerken o da yutkunma hareketi yapıyor.

  • Ce eeee ve karaböcük gelmiş gelmiş oyunlarına bayılıyor.Kahkahalarla gülüyor.
  • Yatağında oynamaktan sıkılıpta ben onu almaya gidince gözünde yaşlarla beni görünceki sevinci dünyalara bedel.Öyle mutlu oluyor ki...Ben de onun öyle mutlu olduğunu görünce içim içime sığmıyor.
  • Enes canını acıtıp da ben kucağıma aldığımda kucağımdan abisine öyle gülücükler gönderiyor ki sanki gel beni döv dercesine nispet yapıyor.Yani bir nevi kaşınıyor:)))

  • Dişleri herhalde çok kaşınıyor.Elimi yakalar yakalamaz ağzına götürüp kemirmeye başlıyor.Sonra da ağzına bişey gelmeyince ağlamaya başlıyor:(

  • Bugünlerde dil çıkarıyor.Geçen gün vapurda biryere gidiyoruz.Karşı koltukta oturanlar baktım ki Emin i seviyor bir de ne göreyim karı-koca çıkarmışlar dillerini öyle komik görünüyorlardı ki gülmemek için kendimi zor tuttum.


  • Dün gece uykusu kaçtı herhalde gece gece serenat yapıyordu

Gezmeye gitmeye bayılıyor.Hazırlanmaya başladık mı keyfine diyecek yoookkkk:)))

Bu arada moralim şu günlerde daha iyi.Her ne kadar beni yorsalarda sağlıklı evlatlar verdiği için Allah a şükrediyorum.

NOT:Hala bilgisayarımızdaki arıza giderilemedi.Bu post u size teyzemizin bilgisayarından yazıyoruz.Teyzemizdeki resimlerden faydalandık.Teşekkür ederiz.

9 Kasım 2007 Cuma

TEKNİK ARIZA

Bilgisayarım arızalandı.Aslında bu arıza nedense bloğuma yazı yazmak için girdiğimde oluyor.''Hata raporu gönder'' diyor ve ben daha bişey yapmadan kapanıyor.Başka bloglara girebiliyor ve yorum yazabiliyorum.Ya onu da yapamasaydım:)))

Şu an eltimin evindeyim.Arıza giderilir giderilmez yeni yazılarımızla bilgisayarınızda olmak dileğiyle...

24 Ekim 2007 Çarşamba

Şu an öyle başım ağrıyor ki...

Bütün günün yorgunluğu var üzerimde...

Heryerim kırılıyor...

Halbuki birtek çamaşır topladım ve yemek yaptım.

Sanki dünyanın işini yapmışım gibi yorgunum...

Evi görseniz savaş alanı gibi...

Meğer iki çocukla uğraşmak,onları idare etmek ne de zormuş...

Bir de ikisi de gün boyunca hiç uyumamışlarsa...

Sabahın yedisinden,akşamın yedisine tahammül sıfır oluyor...

Akşam eşim geldiğinde ''Annelik görevimden istifa ediyorummmmmmmmmmmm''diye haykırmak geldi...

''Evet evet yanlış anlamadın dört ayda pes ettim''.

Bazen dışarda çalışmanın çocuk bakmaktan daha kolay olduğunu düşünürüm...

Eşim geldikten sonra biraz dinleneyim diye çocukları babaannesine götürdü...

Ben de evde yalnız...

Yarım saat sonra telefon:

''Enes altına çişini yaptı,geliyor''.

İstifa etmek orada kalsın dinlenmek bile yok...

Annelik zor zanaat...

Bir o kadar da güzel bişey:)

Neyse arkadaşlar...

Ağrıttık başınızı...

Boşuna denmemiş...

CENNET ANNELERİN AYAĞI ALTINDA...

21 Ekim 2007 Pazar

Evet blogsever dostlarımız

Herzamanki gibi uzun bir aradan sonra yazma fırsatı bulabildim.Zira resimden de anlaşılacağı gibi Enes ten fırsat bulamıyorum:(

Arkadaşların bayram anılarını güzel güzel okurken biz de anlatacak pek fazla bişey olmadığı için bu kadar geciktik.Neyse yine de bahsedelim.( Biz de geri kalmayalım )
Bayramın birinci günü aynı apartmanda oturan babaannemiz ve dedemizle bayramlaşmak için üst kata çıktık.Bütün amcalar da oradaydı.Kahvaltımızı yapıp bayramlaştıktan sonra herkes gitti fakat biz babaannemize yardımcı olmak amacıyla birinci günü orada geçirdik.

İkinci günü benim ve eşimin hala,dayı,amca ve teyze ziyaretlerinde bulunduk.( Yani sadece birinci derece akrabayı ziyaret )Fakat evde olmayanlar bu ziyaretlerimizden nasiplerini alamadılar:)))Zira hem Anadolu yakasını hem de Avrupa yakasını aynı günde ziyaret etmek bir hayli zor oldu.

Üçüncü günü ise annemler memleketten döndükleri için bize kahvaltıya geldiler.( Halamın oğlu aynı şekilde.Herhangi bir gelişme yok.Sadece yoğun bakımdan çıktı fakat hiçbirşeye tepki vermiyor,hiçbişey hatırlamıyor ve konuşamıyor)

Bir bayram klasiği bu şekilde son buldu.

Enes iyileşti sayılır.Sabah akşam yediği 8 iğneden ve bir de serumdan sonra ancak toparlayabildi.

Hastalığından kalma bir ağlama huyu var.Herşeye ağlıyor.Ne zaman vazgeçecek bilmiyorum.

Tuvalet alışkanlığı hala bir düzene girmedi:( Bugün gece de olmak üzere tam altı kez baştan aşağı kıyafet değiştirdik.Acaba Esra nın bahsettiği diaper free olayını uygulasaydık daha mı kolay olurdu:)

Kardeşine karşı hala çok ilgili.Sabah ve akşam dayağını eksik etmiyor.Abisinin sesini uzaktan bile duysa ağlamaya başlıyor ufaklık:(

Şimdi bir de tehdit etme olayı çıktı.İstediği bişey olmayınca ''Kardeşimi uyandırırım bak haa''diye beni korkutmaya çalışıyor:0

Bu günlük de bu kadar.Herkese sağlık,mutluluk ve huzur diliyorum:)

11 Ekim 2007 Perşembe

Üzücü bir haber daha

Annem ve babam, halamın oğlunun beyin kanaması geçirmesi nedeniyle memlekete gitmişlerdi.Evde yalnız kalmayı tercih eden erkek ve kız kardeşim de dün gece canları pizza istediği için PİZZA HUT a gitmişler.Bir güzel pizzaları mideye indirdikten sonra evin yolunu tutmuşlar.Gece olan olmuş.Yedikleri pizzadan zehirlenen kardeşlerim gece boyunca kusmuşlar.Bizim ise bu işten sabah haberimiz oldu.Şu an gecenin şokunu atlatmaya çalışarak dinleniyorlar.


Rabb im tüm hastalara şifalar ver ( Çocuklarıma,kardeşlerime,halamın oğluna ).
Bayramını hastane odalarında geçirecek tüm hastalara yardım et.
Kimseye dermansız dert verme.
Verdiğin musibetlere sabretmeyi nasip et.
AMİN...



10 Ekim 2007 Çarşamba

Enes le babası teravih namazından iyi haberlerle döndüler.Sekizinci rekatta sıkılmış ama neyse ki namazın sonuna kadar sabretmiş elhamdülillah.Keşke ramazanın başından beri gönderseymişim:)))
Namazla ilgili bölümümüz bu kadar. Gelelim asıl mevzuya

Kusmuktan midesi bulanan dostlarımız okumasın.Çünkü bu yazı mide bulandırıcı öğeler içermektedir:)))Söylemedi demeyin..!

Pazartesi günü saat 14.00 suları.Yeme problemi olmayan oğlum Enes 3-4 gündür hiçbirşey yemeden ayakta durmaya çalışıyordu.Ya burun akıntısı ve öksürük yüzünden;ya da kardeş kıskançlığından (ben kendisiyle daha çok ilgileneyim diye) olduğunu düşünüyordum.
Sabah kahvaltısında zorla yarım haşlanmış yumurta yedirebilmiştim ve birazcıkta süt...
Daha sonra ben bilgisayar başındayken beni rahat bırakmayan çocukta bir halsizlik,bir sessizlik hakimdi.Daha sonra başka bir odaya gitti.Ben de uyumuş olduğunu düşünerek (hemen yanına gidersem uyanır diye)hiç yanına gitmedim.Birden annnneeeeeeeee diye bir ses! Hemen bilgisayarın başından kalkıp koşmamla ne göreyim!

Gözlerime inanamadım.Hani yüzlerine yoğurt maskesi yaparlar da yüzleri bembeyaz olur ya...İşte öyle...Kusmaya pek alışık olmayan oğlum ( 3 yaşına kadar bu 3. kusuşu) kusarken ev kirlenmesin diye elini ağzına tutmuş.Bütün çıkarttığı gözüne,yüzüne,kaşına,saçına bulaşmış artı benim yanıma gelene kadar koltuk ,halı ve yerler...Hiç beklemediğim bu manzara karşısında ne yapacağımı şaşırdım.Hemen üstünü başını değiştirdim ama banyo yaptırmadan olmaz.Bütün heryer sabah yedirdiğim yumurta.Hiç hazmetmeden hepsini çıkarmış.Banyodan sonra kusup rahatlamıştır düşüncesiyle birazda dinlensin diye yatağına yatırdım.Bende evi temizlemeye koyuldum.Sonra bir daha.Bu defa da yatağı,yastık battı.Oradan da kaldırdım oturma odasına getirdim.Orada bir daha.Benim moralim iyice bozuldu.Hemen doktorunu aradım.Hastaneden ayrılmış.Ne yapacağım nereye götüreceğimi şaşırdım.Eşimi aradım.Sağlık ocağına götür bakalım ne diyecekler dedi.Gittik burnunu içeriye çektiği için midesini bulandırıyor.Onun için dedi.Doktorun odasına da kusunca böyle kusmaya devam ederse çocuk uzmanına götürün dedi.

Eve geldik.Su verdim onu bile çok geçmeden çıkarıyor.Bu defa başka bir doktordan randevu aldık.21.00 de doktorda olucaz.Gittik daha doktor kuyruğunda yaşadığımız hadiseleri anlatmıyorum.Doktor grip dedi.! 10 iğne...sabah akşam.Bir de serum takıldı.Biz kadir gecesini hastanede ihya ettik.Eve geldiğimizde saat 23.30 olmuştu.Kendimizi yatağa zor attık.

Kusma bitti bu defa da ateş ve ishal başladı.Allah sağlık,sıhhat versin.Bütün salgın hastalıklara yakalanır benim oğlum:)))Şimdi de biriken çamaşırları,ütüleri ve hastayı iyileştirmekle uğraşıyorum.

Durum bundan ibarettir dostlar.Midenizi bulandırdıksa affola...

Tüm okuyucularımızın Ramazan bayramı mübarek olsun.Bayramdan sonra inşaallah iyi haberlerle bilgisayarınızda olmak dileğiyle...

5 Ekim 2007 Cuma

Oğlum Enes bugün ilk kez teravih namazına gitti.

İki çocukla sabahtan akşama kadar uğraşıp duran ben ;sonunda bugün ilk olarak babasıyla Enes i camiye gönderebildim.Eşim hergün gidiyor fakat Enes kardeşiyle beni yanlız bırakmamak için evde kalıyordu. ( Çok düşünceli bir oğlum var )
Şimdi ise küçük oğlum uyuyor da ben de bilgisayar başında bu satırları yazabiliyorum.Yoksa ne mümkün bilgisayar başına geçmek.Enes benden önce koşuyor ve sabahtan akşama kadar bilgisayar başında oyun oynuyor.Dünden beri günde 1 veya 2 saat oyun oynama kuralı getirdim.Bakalım ne kadar uygulayabileceğiz bu kararı:)Aslında bilgisayar başında oyun oynaması küçük oğlumu rahat bırakması açısından işime geliyor fakat Enes açısından hiç de iyi olmadığını biliyorum.Sonuçta ikinci çocuğumun olmasını ben istemiştim.Ama bu kadar zor olacağını hiç düşünmemiştim:(

Enes kardeşi olalı öğle uykularını bıraktı.Ben ise bunun için erken olduğunu düşünüyorum.Onun için bugün Enes i uyutmaya karar verdim.Saat 3.00 de başladım ayağımda sallamaya.Ama yok nafile.Ben yatırıyorum o kalkıyor.Ta ki 4.00 e kadar bu didişmemiz sürdü.Saat 4.00 te Emin de ağlamaya başlamaz mı?Enes de tam uyuyacak.Aldım Emin i kucağıma Enes de ayağımda.Uzun süredir uyuduğu için yatmaktan sıkılan Emin kucakta gezmek istemez mi!Ne yapacağını şaşıran ben çaresizlik içerisinde Enes i sallamaya devam ettim ( Bu arada neredeyse halime ağlayacağım ) Sonunda zafer benim.Uyudu da ben de bir nefes aldım.İşte tam bunaldığım o anda Enes i akşam babasıyla namaza gönderme kararı almıştım içimden.Akşamda uygulamaya koydum.

Bakalım camiden ne haberlerle dönecekler...

28 Eylül 2007 Cuma

Güler misin:) Ağlar mısın:(


Dün başımdan geçen bir olaydan bahsetmek istiyorum.

Sabah kalktım daha doğrusu kaldırıldım.Çünkü ikisi de uyanmış.Onlar uyanıkken uyumak ne mümkün...Daha sonra Enes le kahvaltı yapacaktık.Ben kahvaltıda enes le kendime küçük çatal çıkartıyorum.Eğer küçük çatallar makinede kirliyse kendime büyük çatal alıyorum.Küçük çatallar temiz olduğu için kendime de küçük çatal çıkardım.Bunu gören enes: hayır sen o çatalla yemeyeceksin.Senin çatalın o değil demeye başladı.Bende ona ısrarla küçük çatalların temiz olduğunu benim de küçük çatalla yiyeceğimi anlattım .Ama nafile...Sonuç vermedi.Kendisi çatal ve kaşıkların olduğu çekmeceyi açtı.Bana bir tane büyük çatal çıkararak:

Al bu da sana kapak olsun!!!!!!!!!!!!!! demez mi?

Ben beklemediğim bu cevap karşısında şoke oldum.Sanki ben büyük çatal yok dedim de ona.Bana verdiği cevaba bakın.Hiç o lafı duymamış gibi davrandım.Üstüne gidersem daha çok söyleyeceğini düşündüm.Sen o lafı nerden duydun ( Meğer bi sanatçının şarkı adıymış ) nasıl aklına geldi de bu olayda o lafı yapıştırdın?

Dünden beri kulaklarımda o söz yankılanıyor.Daha üç yaşındaki çocuğun konuşmasına bakın.Büyüdükçe daha neler duyacağız kimbilir.Herşeye hazırlıklı olmalıyız.

İşte şimdi siz söyleyin dostlar:Bu olaya güler misin:) Ağlar mısın:(

26 Eylül 2007 Çarşamba

3 YAŞ - 3 AY

Enes artık 3 yaşında

Emin ise 3 aylık oldu.

Nasıl büyüyecekler derken zaman akıp gidiyor ve yavrularım da büyümeye devam ediyor.Hep Enes ten bahsetmişim bugün de sıra Emin de


Emin cephesindeki gelişmeler

Oğluşum artık beni çok iyi tanıyor.Abisinden aldığı darbelerden sonra ağlarken gözündeki yaşlarla beni görünce o gülümsemesi var ya beni bitiriyor.

Genelde odada tek başına bıraktığım için ( ben abisiyle ilgilenmeye çalışırken ) gözü sürekli odanın kapısında.Gelip geçerken onu alayım diye bakıp duruyor.

aaaaaa aaaaauuuuuuuu diye sesler çıkarıyor.

İki eliyle sürekli birşeyler yakalayıp çekiştiriyor.Bazen geliyorum ki üzerine örttüğüm battaniyeyi başına kadar çekmiş.Sadece tek gözü açıkta kalmış.Oradan da etrafı seyrediyor.

Emerken iki eliyle yakama öyle bir yapışıyor ki sanki alacaklı :)Şimdiden pek de güçlü maşaallah


Tam bir kucakçı olduğunu daha önce yazmıştım.Şimdi ise buna bir yenisi eklendi.Kucakta ve ayakta gezerek emmek:)Tabiki bu isteği benim tarafımdan engellenmeye çalışılıyor.Çünkü bu aydan daha her istediklerini yaparsak...

Sabah 6.30 7.00 gibi kalktığında kızmayayım diye bir neşeli bir neşeli sormayın!Nasıl gülücükler saçıyor,nasıl şarkılar söylüyor tüm çocuklu anneler bilirler:)

Elma suyuna başladık (Bir çay kaşığı) Çok hoşuna gitti.

Abisinin sesini uzaktan bile duysa ağlamaya başlıyor.Tedbir olarak herhalde :)))

Şu an aklıma gelenler bunlar.İkiside hazır uyuyorken ben diğer işlerime bakayım...

22 Eylül 2007 Cumartesi

En başta...
Severim ; Yaratanı

Severim; yaratılanı ( Yaradılanı severiz,yaradandan ötürü )

Severim; ailemi,akrabalarımı,arkadaşlarımı

Severim; gezmeyi hem de çok severim (İki çocukla evde oturmadığımdan belli )

Severim; çalışmayı ev hanımlığına bir türlü alışamadım:)

Severim; Eyüp Sultan Camisi'nde sabah namazı kılmayı

Severim; Piyer loti de oturup simit yemeyi,şehri seyretmeyi

Severim; görmediğim şehirleri gezip görmeyi

Severim; başka şehirlerden yine dönüp dolaşıp İstanbul a kavuşmayı

Severim; kitap okumayı,internette dolaşmayı,msn ye takılmayı,bloglar arası turlamayı (çocuklardan fırsat bulursam )

Severim; her ay arkadaşlarla buluşmayı (iple çekiyorum)

Severim; alışverişi,hediye alıp vermeyi

Severim; yağmur altında ıslanmayı,kurumuş yapraklarda dolaşmayı,kartopu oynamayı

Severim; eşimin bana sürprizler yapmasını

Severim; yeni tarifleri denemeyi

Severim; insanları mutlu etmeyi

Bize verdiği sayısız ve sonsuz nimetlerden ötürü Allah a şükretmesini severim.


veeee soooon olaraaaak taaa
sanal alemde SOBELENMEYİ SEVERİM :)))))

15 Eylül 2007 Cumartesi

2.5 aydır raflardan kaldırdığımız ilaçlarımız sonbaharın gelmesiyle yeniden raflara dizildi.Because Enes hastalandı.Sadece yaz aylarında hasta olmuyor.Buna da şükür.


Burun akıntısıyla başlayan hastalığı,burnunu çekip durmasıyla öksürüğe dönüştü.Geçen sene bu şekilde her ay hastaydı.Bu hastalık bizde hemen krup denilen hırıltılı solunum yolu hastalığına dönüşüyor.Elhamdülillah şu an krup olmadı.Hemen ilaçlara başladım.Ama bizim afacan rahat durur mu?Kardeşinin etrafından ayrılmadığı için ( kah ağzına giriyor,kah üstüne çıkıyor,kah başına vuruyor)ona da bulaştırdı hastalığını:(


Küçük yavrum daha 2.5 aylıkken burun tıkanıklığıyla tanışmış oldu.Bu gece sanki büyük biri horluyormuşçasına sesler çıkarıp durdu.Nefes almakta zorlandığı için her zamankinden daha fazla uyandı bu gece.O uyanmasa bile ben boğuluyo mu diye sürekli kalkıp bakmaktan uyuyamadım.Emmekte de bir hayli zorlandı.Allah tan biran önce iyileşmelerini diliyorum.Çünkü çocuklar hastalanınca huyları da değişiyor.

11 Eylül 2007 Salı


Bugün oğlum ENES in doğumgünü

3 yıl nasıl da geçti insan anlamıyor.İlk doğduğu günü düşündüm bugün.O zaman bu günler o kadar uzak geliyordu ki...Ama şimdi bakıyorum acısıyla tatlısıyla gelip geçmiş.Her anın tadını çıkarmak,bardağın dolu tarafını görmek gerekiyormuş meğer...İlk zamanlar yeni anneliğe alışmak,gaz sancılarından susmadan ağlayan yavruyu susturmak insanın bir hayli vaktini alıyor.Şimdi düşünüyorum da çoğu şeyi unutmuşum.Resimlere bakınca hatırlıyor insan o günleri.Neyse geçmişten ders alıp ikinci çocukta her anı dolu dolu yaşamaya çalışıyorum.

2 yaş çocuğu ergen çocuğu nasılsa öyleymiş.Ama ben kardeşi olana kadar öyle bir zorluk pek yaşamadım.3 yaş döneminde ise bir durulma hakimmiş.Ama ben bu durulmayı da kardeşinden dolayı pek yaşayamayacağımızı düşünüyorum.Bakalım gelecek günlerde bizleri neler bekliyor.

Bakalım Mevlam neyler...
Neylerse güzel eyler...













6 Eylül 2007 Perşembe

Allah kimseye yaşatmasın!
Dün sabah gene alışıla geldiği gibi erkenden çocuklarım sayesinde uyandım.Uyanış o uyanış bir daha uyumuyor ve uyutmuyorlar :)

Kahvaltının ardından yıkandıktan sonra neredeyse makinede kurumak üzere olan çamaşırları makineden çıkarıp balkonun yolunu tuttum.Tam çamaşırları asıyordum ki camiden bir ses duyuldu.Ezan değil,sela değildi.Bu bir kaybolan çocuğun bulunma haberiydi.'' Bir kız çocuğu bulunmuştur.Ailesinin gelip alması rica olunur'' :))

Bu gene sevindirici bir anonstu.Çünkü bizim buralarda camiden daha çok kayıp anonsları yapılıyor:((

Daha sonra bütün günüm iki aylık olan oğlum Emin i uyutmakla geçti.Fakat yok.Bir türlü uyumuyor.Baktım ki olacak gibi değil öğle olmuş hala uyumuyor.Ben de biraz hava alsın ve güneşlensin diye Enes ve Emin i alıp kapıya çıktım.Güzelce kapının önünde oturmuştum ki;alt komşumuzla yan apartmanda oturan komşumuzu pek telaşlı gördüm.Bana çocuklarını görüp görmediğimi sordular.Ben de yeni sokağa indiğimi görmediğimi söyledim.Çocuklar kaybolmuş.Her iki annenin kucağında da birer çocuk telaşla yeniden aramaya koyuldular.Yok yok...Sanki yer yarıldı da içine girdiler.Bütün yakın uzak parklara bakıldı.Görüldükleri söylenen her yere gidildi.Babalarına ve polise haber verildi.Bir tek bizim camiden kayıp anonsu verilmedi.Telaşımıza mahalledeki diğer komşular çıktı.Komşulardan biri ''bizim çocuklarda çok kaybolurdu.Bakardık ki nerede bir bodrum var orada oyuna dalmışlar sonrada çıkar gelirlerdi.Merak etmeyin birşey olmamıştır inşaallah ''dedi.Bu arada karşı komşumun aklına kaybolan çocukların arkadaşı olan karşımızdaki apartmanda oturan zeynep geldi.Zeynep lere bakalım derken yoldan geçen bir delikanlı ''kız çocuklarını mı arıyorsunuz.Onlar bizim evde kardeşimle oynuyor'' demez mi:D
Güler misin ağlar mısın?Gidip baktılar ki gerçekten çocukları orada.Ev sahibi hanım annenizin haberi var mı demiş iki kıza da ayrı ayrı.Evet haberi var annemiz gönderdi demişler:)))Kadın da ne yapsın almış içeri...Çocuklar kollarından itinayla tutularak ve biraz da çekiştirilerek evlerine götürüldü.Artık evde neler oldu bilinmez:D
Bir kapı önü güneşlenme gezimiz bu şekilde sona erdi:(((

Gelelim diğer konuya:
Minik Talha nın annesi bizi sobelemiş.Sanal alemde saklambaç mı olurmuş.Hem iki çocukla biz saklanmamıştık ki sobeliyorsunuz.(Çanak çömlek patladı)))
Şimdik asıl konu neyi nasıl itiraf edeceğimiz:

-İtiraf ediyorum;çok kıskanç biriyimdir.Sevdiklerimi kimseyle paylaşmak istemem.Paylaşamam.Oğlum da bu konuda bana çekmiş herhalde.Zira babasının yanına bile oturmama tahammülü yoktur.Hemen aramıza girer oturur:)

-İtiraf ediyorum;kopya çekmeye beşinci sınıfta başlamıştım.Üniversiteyle kopya çekmem de son buldu:)

-İtiraf ediyorum;iki çocukla bu kadar zorluk çekeceğimi tahmin etmemiştim.Yoksa Enes in biraz daha büyümesini beklerdim.

-İtiraf ediyorum;zararlı olduğunu bildiğim ve çok karşı olduğum halde Enes in saatlerce bilgisayar başında oyun oynamasına göz yumuyorum.Yoksa kardeşine göz açtırmıyor.

-İtiraf ediyorum;Enes kardeşine kötü davrandıkça ve rahat bırakmadıkça kendisi de benim gözüme çok kötü gözüküyor.(Sonra uyuyunca bu düşüncemden vazgeçiyorum ve suçluluk hissediyorum)

-İtiraf ediyorum;buna rağmen üçüncü çocuğu düşünüyorum.

-İtiraf ediyorum;Üçüncü çocuğu düşündüğüm için kafayı yemiş olduğumu düşünüyorum:)

-İtiraf ediyorum;ev hanımlığı çalışmaktan daha zor.Mesaisi bile belli değil.Sonuçta eline de para geçmiyor.

-İtiraf ediyorum;Bunca işin arasında beni sobeleyen ve itiraflarını yaz diye baskı yapan minik talha nın annesine çok kızgınım çoooooooookk:)))

Bugünlük bu kadar bir daha bizi sobelemeyin olur mu?

23 Ağustos 2007 Perşembe

Uyku arası yazı molası

Benim için şu aralar dünyadaki en büyük rahatlık ikisininde aynı anda uyuyor olmalarıdır.Nasıl rahatlıyorum bir bilseniz...:)

Sabahın altısında uyanan oğlum Emin dokuz gibi tekrar güzellik uykusuna yatıyor.Anlaşmışlar gibi dokuzda da Enes kalkıyor.Bana hiç dinlenme yok.Sabahın altısında başlayan mesaim gece onbir gibi sona eriyor.Eskiden uykuya geçmekte zorlanırdım.Yatar yatmaz uyuyamazdım.Çay içsem uykum kaçardı.(Eşim koyun say uykun gelir diye espiri yapardı )Şimdi ise öyle bir sorun yaşamıyorum.( Bunun için iki çocuğuma buradan teşekkür etmem gerek de mi :D )

İki aylık olmasına iki gün kalan oğlum maşaallah kucağa pek bi alıştı.Çocuk gelişimi kitaplarında çocuğunuzu sevin,ona dokunun,kucağınıza alın.Kucağa alışacak diye korkmayın yazıyor.Ben de korkmadım aldım.Sevmeye gelenler de hep aldı. ( Korkmadığım başıma geldi ) Çocuk kucakçı oldu çıktı.Tabi o hep kucakta olunca ilgi bekleyen Enes tabiri caizse zıvanadan çıktı.Kardeşine gösterdiği şiddet artmaya başladı.Durum böyle oluca onları zapt etmek benim için bir hayli zor olmaya başladı.

Kardeşinin olmasıyla Enes in kelime hazinesine yeni kelimeler eklendi

-Dıkş dıkş
-Düşmanım gibi...

Bunlar tamamen kendi bulduğu kelimelerdir.Hiçbir baskı altında kalmadan tamamen özgür iradesiyle bu kelimeler hafızaya eklenmiştir.
Durum şu an için bundan ibarettir arkadaşlar.İkinci çocuk isteyenlere,düşünenlere duyurulur :D

21 Ağustos 2007 Salı

merhaba blogsever dostlarımız :)

hamileliğimin son bir ayından beri bir yere giderken yanlız başıma gitmemiştim ve otobüse binmemiştim.Dün ilk defa iki çocuğumla beraber ( büyük üç yaşında, küçük iki aylık ) otobüse binip üsküdar daki ananemizi ziyarete gittik.Açıkcası iki çocukla ilk defa dışarıya yanlız çıkmanın vermiş olduğu bir heyecan vardı.Neyse ki otobüsümüz kalabalık değildi ve kardeşini çok seven Enes i '' eğer kardeşinin canını acıtırsan ağlar ve otobüs şöförü de bizi çok ses olduğu için başım ağrıdı diyerek otobüsten indirir '' cümleleriyle zor zaptedebildim ( Ne kadar uzun bir cümle oldu.Bir an hiç bitmeyecek sandım.) :D

Böylelikle bir ilk olan otobüs yolculuğumuz teyzemizin bizi karşılamasıyla son buldu...

Yaşasın gezme sevenler...Her ne şart altında olunursa olunsun birşeyi çok istedimi insan gerçekleştiriyor.

İki çocuklu diğer maceralarda buluşmak üzere hoşçakalıııııııııııııınnnnnnnnn...

19 Ağustos 2007 Pazar


Ey tek çocuklu anneler...!Tek çocuğun tadını çıkarın...!
Söze nereden başlamak lazım bilmem ...
Geride kalmış bir üç senelik çocuk mazisi...
Şu an iki çocukla uğraşmanın zorluklarını yaşıyorum.Bir de buna Enes e tuvalet alışkanlığı kazandırmak eklenince işim bir hayli zorlaştı.Tuvalet alışkanlığı kazandırmak isteyen annelere duyurulur!Sakın geç kalmayın...!Ben 27 aylıkken başladığımda artık çok geç kalmıştım.Oğlum çok bilinçlenmişti.Altına yapıyor ve ''Anne hadi temizle hadi temizle altıma yaptım '' diyordu.Geç kalmadan 18 aylıkken yavaş yavaş başlanılması gerektiğini düşünüyorum.Şimdi Allah a şükür alıştı sayılır ama bir çocuğa bu kadar mı zor tuvalet alışkanlığı kazandırılır bilmem.

15 Ağustos 2007 Çarşamba

Herkese Merhaba
Blog arkadaşlarımızın sitesine girdikçe biz de heveslendik ve bizim çocukların da artık bir sitesi olsun dedik :)