17 Aralık 2009 Perşembe

CANIM KABEM VARSAM SANA...YÜZÜM GÖZÜM SÜRSEM SANA...

Canım Kabem vardım sana...Ama yüzümü gözümü bırak,elimi bile süremedim.Çoook kalabalıktı.Boş olması da beklenemezdi zaten.Ama cesaret edip de o kalabalığın içine dalamadım.İnşallah bir dahaki sefere...


Kabe manzaralı en pahalı oteller... Hilton ve Zemzem Tower...


Birinci kattan Kabe görüntüsü muhteşem...


En üst kat açık havada ibadet...


Gece bir başka güzel oluyorsun...


Otellerin gece görünüşü...


Gece boş bulduğu herhangi bir yerde yatan yurdum insanları...


İhrama girmiş küçük bir kul...


Sütünlar arasından bile olsa Kabe manzarası ile kılınan namaz...


Seni yakından görmek ne kadar heyecan verici bir bilsen...


Peygamber Efendimizin doğduğu ev...


Arafat çadır alanı...

Sağ tarafta "Altınoluk" ve altın kaplama Kapı n .....

9 Aralık 2009 Çarşamba

DOYAMADIM...
Lebbeyk Allahümme Lebbeyk.Lebbeyke La Şerike Leke Lebbeyk...İnnel hamde Ven-nimete Leke vel mülk La Şerike Lek........
Gittik.Hacı olduk geldik Elhamdülillah...
Daha önce umreye gitmiştim ama haccın tadı bir başkaymış bunu anladım.
Oraları görenler bilirler ama görmeyenler için söylenecek çok söz yok.Kelimeler kifayetsiz kalır anlatmaya oraların güzelliğini,ihtişamını ve muhteşemliğini...
İnsanı çeken bişeyler var.Birkez giden bir daha gitmek istiyor.Bir kez daha,bir kez daha.....
İnsan doyamıyor o Kabe ye bakmaya,tavaf edenleri izlemeye...
Öyle bir yer ki;çocukların aklına gelmiyor...
Öyle bir yer ki;iki saatlik uyku yetiyor.
Öyle bir yer ki;insanın dünya ile ilişkisi kesiliyor.Başka bir havaya bürünüyor.
Allah,peygamber aşkı,sevgisi insana herşeyi unutturuyor.

Yetmedi.Onbeş gün yetmedi.Biri deseydi ki "gel vizeni uzatalım biraz daha kal" hemen atlardım bu fikre.Ama olmadı.Buna da şükür.Tadı damağımızda kaldı o arafattaki havanın,müzdelifedeki gecenin ve şeytan taşlamadaki heyecanın...

Gitmeyen arkadaşlara dua ettim en kısa sürede gidebilmeleri için.Gidenlere de Allah tekrarını nasip etsin İnşallah...Selamlarınızı söyledim arkadaşlar Alemlere Rahmet Peygamberin kabrinde...

Allah isteyen herkese nasip etsin.Bu mutluluğu isteyen herkese yaşatsın.Bizlere de evlatlarımızla tekrar gitmeyi nasip etsin...

18 Kasım 2009 Çarşamba

HACC............
İslamın şartlarından biri olan Hacc görevimizi yerine getirmek üzere inşallah cuma günü saat 10.00 uçağıyla Mekke ye gidiyoruz.
Çocukların hastalıkları nedeniyle kendimi bu konuya verememiştim ve daha düne kadar bavulum bile ortada yoktu.Allah a şükür çocuklar iyileşti.Enes okula gitmeye başladı.Bende hazırlıklara ufak ufak başladım.Dün biraz bavul hazırladım.Ev işleri ve ziyaretlerle günlerim geçti.Allah nasip ederse yarın da burada geçireceğimiz son gün.Yeni yeni heyecanlanmaya ve çocuklarımı bile özlemeye başladım.Her ne kadar "oralarda aklına bile gelmezler" deseler de sanki benim aklımdan hiç çıkmayacaklarmış gibi geliyor.
Çocuklar ananelerinde kalacaklar.Daha önceden eşimle benim uçağa binip gideceğimizi söylemiştik çocuklara.Enes gelirken getirmem için su tabancası ısmarladı.Onun için de gideceğimiz günü sabırsızlıkla bekliyor."Ne zaman gidip su savaşları getireceksiniz" deyip duruyor.Emin ise eskiden "anne siz uçağa binin biz abimle ananemde kalıcaz" diyordu.Ama şimdi işler değişti.Dün aprtmandan bir akrabamızı hacca uğurlarken Emin benim gideceğimi sanıp ağlamaya başladı.Şimdi ise "anne sen uçağa binme.Ben ananemde kalmam" diyor.Allah hayırlısını nasip etsin.Hem onlar için hem de bizim için bu durumu kolaylaştırsın.Hayırlısıyla gidip hayırlısıyla evlatlarımıza kavuşmayı nasip etsin.

Tüm sevenlerimiz de hakkını helal etsin........

7 Kasım 2009 Cumartesi

KAYBETME KORKUSU...

Evlatlarımız...En değerli varlıklarımız...
İnsanın evladının hasta olması,acı çekmesi anne için çok üzücü bir durum.Bir de bunların üstüne evladını kaybetme korkusu eklenince çok daha zor oluyor.Hatta hayata küsüyor insan...
İşte çarşamba gününden itibaren bu haldeyim.
Çarşamba günü başlayan burun akıntısı,öksürük ve ateş.......
Doktor kontrolü sonunda konulan "grip" teşhisi.....
"Bademcikleri şişmiş olabilir mi acaba?Geçen sene de bu şekilde hasta olduğunda bademcikleri şişmiş oluyordu." dememe verilen kesin bir "HAYIR" cevabı......
"Üç günden fazla ateş olursa araştırma hastanesine götürün d.... gribi mi diye araştırılsın" diye verilen tembih...
Eve gelme ve bekleyiş süresi....
Uykusuz geceler.......
Yorgun gündüzler......
Hastalığı Emin e bulaştırma.......
İkinci günü Eminde de ateş.........
Ardından biraz düzelmişken Enes e Eminden tekrar hastalık bulaştırma....
Üç günün ardından ateş düşürücüye rağmen düşmeyen hatta yükselen ateş...
Annenin evladını kaybedeceği korkusu...
Gece acile gitme....
Sonuç:Annenin evladını her geçen gün kaybetme korkusu ve bunun yaşattığı ümitsizlik,acı,üzüntü,vicdan azabı...

İşte tam böyle bir durumdayken gece acile gittiğimiz araştırma hastanesinden muayene olmadan ayrıldık.O kadar kalabalık ve hasta doluydu ki...Orada beklemek demek,başka hastalık mikrobunu kapmak demekti...Enes de bu şekilde hasta olmamışmıydı zaten.
-Pazartesi günü kontrol amaçlı gittiğimiz Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesinde sandalyeleri yalayıp,yerlere yattı.O kadar çok hasta doluydu ki hastane....Resmen doktor sırası beklemeye yer yoktu.Öksüren,hapşuran,kusan vb. hastalarla doluydu içerisi....Ertesi günü çoktan hastalanmıştı yavrum...-
Oradan çıkıp başka bir özel hastanenin aciline gittik ve doktorun dediği "bademciklerinin çok şişmiş" olduğuydu.Yaptığı iki iğneyle Enes ve ben tekrar hayata döndük.Rahat bir gece geçirdi Allah a şükür.Emin tam olarak iyileşmedi ama en azından ateşi yok.İnşallah o da en kısa zamanda iyileşir.
Rabbim kimseye evlat acısı yaşatmasın.Dermansız dert vermesin...

19 Ekim 2009 Pazartesi

Boyama yaparken uyuya kalan ENES...



Kendi çapında oyun kuran EMİN...


6 Ekim 2009 Salı

YAZAMIYORUM ...

Bloğumu çok özledim.
Takip ettiğim blogları rahat rahat dolaşıp,okuyup,yorum yazmayı çok özledim.
Evde bir bilgisayar ve bilgisayar başına geçmeyi bekleyen üç kişi olunca işler karışıyor.Daha ben uyuyorken Enes ve Emin uyanıyor ve geliyorlar yatağa.Enes diyor ki:"scooby doo aç".Emin diyor ki:"caillou aç".Ben daha gözümü açmadan başlıyor bir söz kavgası ve ağlamalar.Hergün aynı kavga.Ben hiç sesimi bile çıkaramıyorum bana ne zaman sıra gelecek diye...Sıraya koyuyoruz.Önce biri izliyor ardından öteki.Öğle uykusu da yok ikisinde de.Hal böyle olunca Enes in okula başlayacağı günü beklemeye başladım.Hani Enes okula gider,Emin de oyun oynar veya uyur.Bende özlemini çektiğim bilgisayar başına oturabilirim diye...Ama nerde.....
Ekim ayından itibaren Enes anaokuluna başladı.Ben de Emin e "caillou" açtım.Bittiğinde de "şimdi sıra bende "dedim.Yok."Hayır sıra sende değil bende" diyor başka bişey demiyor.Kendi "caillou" yu izliyor.Sonra da kapatıp geliyor bilgisayarı.Bugün de rüşvet olarak fazla olup kaldırdığım oyuncakların hepsini önüne koydum ki...Beni rahat bıraksın da yazabileyim.Durum bundan ibarettir arkadaşlar.Yoksa ben hiç bu kadar ayrı kalır mıydım buralardan...?

Sağlığım da son yazdığım iç karartıcı doğum günü yazısına göre daha iyi.Antidepresan etkisini gösterdi...Şimdi kendimi daha iyi hissediyorum.


Emin in saçlarına yazın "elveda" dedik.Emin artık bebek yüzlü bir çocuk olmaktan çıktı ve küçük bir adam oldu...Saçları çok yakışıyordu ama yazın terleme sorunu kestirmeme sebep oldu.






Enes oğlumun da "beş yaş yıl sonu gösterisinden kareler" ekleyerek yazıma son vereyim.


Emin yine yanıma geldi.Bu defa da "the cars" filmini istiyor."Anne makkün aç" diyor.Bu kadara da şükür.Arayı fazla açmadan tekrardan yazabilmek dileğiyle...

12 Ağustos 2009 Çarşamba

YAŞ 30 BENDE PİL BİTTİ....

Bugün benim doğumgünüm.Geçen sene doğumgünümdeki düşünce ve duygularımla şimdikileri kıyaslıyorum da..........Bir sene benden çooook şeyler alıp götürmüş.Aslında her yeni sene birşeyler alıp götürüyor fakat bu sene sağlığımı da alıp götürdü.Çok sinirli oldum.Herşey beni sinirlendiriyor.Mutsuz oluyorum.Canım bişey yemek istemiyor.En çok beni sinir eden şey de çocukların sürekli birbirlerini kızdırmaları ve ağlama krizleri...Bu beni çok yıprattı ve bitirdi.
Geçen sene otuz yaşın ne kadar da soğuk bir yaş olduğunu,kabullenemediğimi ve kendimi çok daha küçük hissettiğimi yazmıştım.Şimdi ise değil otuz ;kırk yaş gibi hissediyorum.

Yeniden ruh sağlığıma kavuşmayı dört gözle bekliyorum.Daha mutlu,hayata daha olumlu bakabilen günlerimi özledim...

1 Ağustos 2009 Cumartesi

ÇİÇEKLERİM...




Günlerimiz gezme,tozma,tatil ve hastalıkla geçiyor.Enes her sene temmuz ve ağustos aylarında hastalığa ara verirken Emin;temmuz ayını da hastalıkla geçirdi.Ateş,kusma,ishal oğlumun yakasını bırakmadı.Buna da şükür.Allah kalıcı rahatsızlıklar vermesin.


30 Haziran 2009 Salı




ENES FARE OLUNCA...

Arkadaşı Kerem ,doğumgününe katılan tüm arkadaşlarına hediyeler vermiş.Enes in hediyesi de buydu.Okuldan eve çok mutlu bir şekilde geldi.Hemen taktı ve başladı bizi güldürmeye.


Emin pek hoşlanmadı.Üfleyince çıkan sesten korktu.Abisini tanıyamadı herhalde.Şimdi ne zaman Enes bu gözlüğünü taksa;ağlamaya başlıyor ve çıkarıp atmak istiyor...



25 Haziran 2009 Perşembe

HUYSUZ,İNATÇI ve TATLI 2 YAŞINDA...
Canım oğlum Emin...
Bugün seni kucağıma alalı tam iki yıl oldu.Nasıl olacak,nasıl yapacağım,sakat kalmadan bir büyüsün derken tam iki yıl geçti.Allah a şükür sağ salim büyüdün aldığın darbelere rağmen.Ama inan şimdi acısını çok fena çıkartıyorsun.Abin senden dayak yiyor.Zaten küçüklüğünden beri var olan ağlamaların ,iki yaşla birlikte iyice arttı.Üzerine bir de aşırı inatlık ve huysuzluk eklenerek tam bir iki yaş çocuğu görünümüne girdin.Eskiden kimseye senin evde yaramaz olduğunu anlatamıyordum.Güleryüzünle herkesi kendine çekiyordun.Ama şimdi kimseyi yanına yaklaştırmıyorsun.Herşeye bağırıyor ve ağlıyorsun.Her gören "ne oldu bu çocuğa böyle " diye soruyor.Ben ise "evdeki yüzünü artık dışarıda da gösteriyor" diyorum....

Neyse bunları bir kenara bırakalım.Artık sen iki yaşında bir çocuksun.Kıyafetlerini kendin giyip çıkarmak isteyen,yemeğini kendi başına yemekten hoşlanan asla yardım kabul etmeyen,evdeki bütün oyuncaklara sahip çıkan abisine vermeyen,kendi kararlarını uygulatana kadar direnen bir çocuksun.Seni böyle çoktan kabul ettik.Evde hepimizi muma çevirdin.Aman karışmayalım; bağırır.Aman öpmeyelim; ağlar.Aman elinden oyuncağ
ı alınmasın; döver gibi...Bu huylarından biran önce vazgeçmeni istiyorum.Yoksa evde hayat çok çekilmez oluyor.


Doğum günün kutlu olsun bebeğim.Sen evin küçüğü olduğun için kaç yaşına girersen gir gözümüzde hep küçük olacaksın.Allah hayırlı,sağlıklı,mutlu ömürler nasip etsin...



22 Mayıs 2009 Cuma

HACC...:)))

Hac kuraları dün çekildi.Ben de bu sene ilk defa yazılmıştım ve kayıt yaptırmaya hak kazanmışım.İlk seferde çıkacağımı hiç düşünmemiştim ve şuan hala şaka gibi geliyor.Vakit yaklaştıkça ve işlemleri yapmaya başlayınca inanırım herhalde...Çocukları götürmeyeceğim.Onlarla çok zor olacağını düşünüyorum.Allah hayırlısıyla gidip gelmeyi nasip etsin.İnşallah bende "hacı" olacağım.

12 Mayıs 2009 Salı

MERAK EDENLERE...:)

Dostlar bizi merak etmiş....
İlk önce grip, ardından baharla gelen polenler çocukları fena etkiledi.Grip salgınmış herhalde.Apartmanda bile çocuklar hep grip.İlk önce Enes grip oldu.Ardından Emin e bulaştırdı ve bana yapışık,anne aşığı Emin de bana...20 günde anca iyileştiler.Enes in polenler yüzünden bitmeyen öksürüğü vardı.Şu an daha iyi.Hem daha çok dinlensin;hem de kendini biraz toparlasın diye, anaokuluna bu ay haftada üç gün göndereceğim.Evde olmaktan çok mutlu.Yarın nasıl göndereceğim bilmiyorum.İnşallah sorun çıkartmaz.

Baharla birlikte bende de bir rehavet var.Bilgisayar başına bile oturmak istemiyorum.Ya yatıp dinlenmek; ya da gezmek istiyorum.Bilmiyorum daha ne kadar sürer böyle...


Eski hallerinden bir görünüm...:(

Yeni hallerinden bir görünüm..:)

1 Nisan 2009 Çarşamba

BİTTİİİİİİİ............

Allah a şükür bitti.Ameliyatımızı olup geldik evimize...Bugün de pansumana gittik.Biraz zor oldu.Bandajların açılması Enes in canını acıttı ve pansuman boyunca "kötü doktorlar"diye bağırdı.

Yatıp dinlenmesi gerekirken Enes, eve geldiği ilk gün bile Emin le yakalamaca oynadı.Uzun süre hoplamak yasak ama Enes; dün koltuktan aşağı hopladı.Acısı mı yok;ya da canının kıymetini mi bilmiyor anlamadım.Gecelerimiz de iyi geçti çok şükür.Allah beterinden korusun.Dermansız dert vermesin.Katlanamayacağız yük yüklemesin.

28 Mart 2009 Cumartesi

EVDEYİZ...

Düşündüğüm gibi olmadı.İşlemlerimizi yapıp bizi eve göndereceklermiş ama bunu bugün öğrendik.Dün söyleselerdi de bende Enes le iki gün hastanede ne yapacağımı düşünmeseydim.İşlemlerimizi yaptırdık.Şimdi ameliyat gününü bekliyoruz.Ne demişler :"Gün doğmadan neler doğar".

27 Mart 2009 Cuma

KORKUYORUM.......

Bugün anestezi doktoruyla görüşmemiz vardı.Enes i muayene etti.Alerjik astımı olduğunu söyledim.Ciğerlerini dinledi ve "ciğerleri temiz" dedi(keçiboynuzu suyu sağolsun)."İyi bakın Enes e de ameliyat gününe kadar hasta olmasın" dedi."Biz sizi 20 gün içinde arayacağız" dedi.Tam çıkarken asistanı "biz hastalar içinden dört tanesini seçtik.Bunlar içerisinde sizde varsınız."Bu hafta cumartesi" gelin yatış işlemlerini yapalım dedi.Ben bir şok oldum."Yarın mı "diyebildi.Çocuk kızgın kızgın bakarak "bu cumartesi ne zaman oluyor "dedi.Ne bileyim insan "yarın gelin yatış işlemlerini yapalım" der.Ben zaten şok olmuşum.Bu kadar çabuk beklemiyorum.Yer zeynep kamil çocuk hastanesi olunca...

Yarın (yani bu cumartesi!!!) 11.30 yatış işlemlerini yapacağız ve pazartesi günü Allah nasip ederse ameliyat olacak.Ben iki gün Enes i hastanede nasıl zabt edeceğim.Sağlıklı çocuk iki gün hastanede ne yapar?Allah hakkımızda hayırlısını nasip etsin.

Bu arada "Muhsin Yazıcıoğlu" ve arkadaşlarına çok üzüldüm.Allah ölenlere rahmet,yakınlarına da sabır versin.İnna lillahi ve inna ileyhi raciun...

25 Mart 2009 Çarşamba

AMELİYAT :((((((((

Genelde çocukları eşim banyo yaptırıyor.Geçen gün Enes banyoda çok ağlayınca banyoya gittim ve ağlamasıyla birlikte sağ taraf kasığında şişlik olduğunu fark ettim.Çok korktum.Elleyince elime bişey gelmedi ve sanki normale döndü.Sonra Enes i banyodan çıkardık.Üstünü giydirirken yine baktım ve bişey yoktu.Ama aklımda soru işareti bırakmıştı.Gece uyurken bakıyordum bişey yoktu.Ara ara tuvalete gittiğinde baktım.Bir iki defa daha şişliği farkettim ve kasık fıtığı olabileceğini düşündüm.İnternette edindiğim bilgilerle ağlarken,bağırırken ve ayaktayken daha belirgin olabileceği ve el vurulunca kaçabileceğiydi.Tedavinin de ameliyat olduğu yazıyordu.Dün soluğu çocuk cerrahında aldık ve teşhis "kasık fıtığı"ydı.Ameliyat olması gerekiyordu.Gerekli kan tahlilleri yapıldı ve cuma günü anestezi doktoruyla görüşeceğiz.

Hakkımızda hayırlısı olur inşallah...Hep Allah a dua ediyorum."Bir hastalığımız,rahatsızlığımız olduğu zaman geç kalmadan fark edebileyim" diye.En korktuğum şey;"geç kalınmış" tedavi...Rabbim dualarımı kabul ediyor.Çoğu zaman ben farkında olmadan bana gösteriyor.

Basit bir ameliyatmış ve aynı gün çocuk eve dönebiliyormuş.Ama ben yine de korkuyorum.Enes zor bir çocuk.Kan alınırken bile hastaneyi ayağa kaldırdı.Ameliyat öncesinde ve sonrasında da neler olur tahmin bile edemiyorum.Aslında düşünmek de istemiyorum.Ameliyat basit bile olsa insanı korkutuyor.Rabbime şükürler olsun.Daha ağır,zor ve dermansız dertlerden bizleri korusun.Dalarınızı bekliyoruz....

20 Mart 2009 Cuma

BİRİ FAYANS ÜSTÜNDE-BİRİ DOLAP İÇİNDE..:)))

Ben ne kadar arayı açmayayım yazma konusunda dersem ,ara o kadar açılıyor.Yine uzun zaman olmuş yazmayalı.Geçen iki postu kısa aralarla yazınca çok sevinmiştim ve herhalde "artık sık sık yazarım" diye düşünmüştüm.Nazar ettim kendime...:)

Günlerim dolu dolu geçiyor.Sabah ilk olarak Enes i okula gönderiyorum bir telaşla.Arkasından Emin e kahvaltı hazırlıyorum ve onu da yedirdikten sonra doğru bilgisayar başına.Kimler neler yazmış ilk önce onları okumaya başlıyorum.Bir günde bile o kadar çok okunacak post (yaklaşık60 tane)oluyor ki...Hepsini gözden geçireyim dediğimde ben kendi bloğuma yazı yazacak vakti bulamıyorum...:( "Google reader" de neredeyse yüze yakın kişiyi takip ediyorum.Bu da benim çok vaktimi alıyor.

Bunun dışında evlenecek bir arkadaş mutfak takımının parçasını yetiştirememiş ve yardım istedi.Bir ay içerisinde beş parça bu dantelden yapmam gerekiyor.Biraz zor.Yok yok çok zor.Aslında kolay.Bilgisayar başına hiç oturmasam belki de yetiştirebilirim.Ne de olsa erkenden ayaktayım.

Kilo alması kolay, vermesi zor."Kilo almayayım ,formumu koruyayım" diye ne zaman düşünsem canım hamur işi bişeyler yapıp yemek istiyor.Bu gün de bu katmerleri yaptım kendim için.


Tarif burada

Emin şu an uyuyor.Bugün bana torpil geçti oğlum sağolsun.Uzun süredir uyuyor.Ben de katmerleri ve akşam yemeğimi yaptım.Bılaşıkları yıkadım.Bir de kendime çayla birlikte akşam için makarna koymuştum ocağa.Yine bilgisayar başına geçince ocaktakilerini unutmuşum.Allah ım ben bilgisayar başına geçince kendimi kaybediyorum herhalde.Geçen gün çaydanlıktaki su bitmiş kaynaya kaynaya.Ben yanık kokusu gelince hatırladım ocağa çay koyduğumu.Blogları okurken unutmuşum.Şimdi de makarnanın suyu bitmiş bir sıra da tavaya yapışmış.Blog kazaları bunlar...:)))

Son yazımda Emin in vakitsiz uyuduğunu yazmıştım ve "ne zaman kalkıp" tekrar "ne zaman " yatacağından şikayetçiydim.Oğlum beni utandırdı.20.30 da uyandığı halde 22.30 bu şekilde yerde uyuyakaldı.Ben resmen şok geçirdim.Çünkü uykusuzluktan bayılsa bile bu şekilde sızıp kaldığı hiç olmamıştı.Oğlum beni utandırdı...:(

Enes artık benden bişey istemiyor ve bu şekilde tezgah üstünde dolaşıyor.İstediğini almak için çıkmış geçen gün bende resmini çekeyim bari dedim.İşin kötü tarafı Emin yaşına başına bakmıyor o da çıkıyor.

Enes eskisi kadar Emin e kötü davranmıyor.Bayağı düzeldi.Demek ki kardeşini kabul etmesi için neredeyse iki yıla ihtiyacı varmış.

Emin le saklambaç oynuyorduk.Baktım dolabın içine girmiş.Kapağını da bir güzel üzerine kapatmış.Çok hoşuma gitti.Nasıl akıl ediyorlar."Nereden aklına geldi oraya saklanmak? "hiç anlamadım...

Bu resmi de Enes in isteği üzerine çektim.Kendisini ve kardeşini kral ilan etmiş.Bizi çeker misin anne dedi.Hiç kırar mıyım ben oğullarımı?...:)))

27 Şubat 2009 Cuma

EMİN...

Ahh yavrum Emin!!!Öğlen 12.30 13.00 gibi uyuman gerekirken bu saate (16.30) kadar direndin ve ben internette gezinirken kucağıma gelip sızıp kaldın.Uyuman gereken saatten beri yastık ayağımda seni bekledim.Bazen kaçtın,bazen yakalandın.Ama kararlıydın uyumamaya.Ben de vazgeçtim."Bugün uyumasın bari" dedim.Bu saatten sonra uyumak da neydi şimdi bebeğim?Bu saatte yatarsan kaçta kalkarsın ve sonra tekrar gece uykusuna kaçta yatarsın?Seni o saate kadar bekleyecek gönüllü kim?Sen uyudun ama arkanda soru işaretleri bıraktın.Abin okuldan geldikten sonra, sende uykunu almış olarak kalkarsan sizi kim tutabilir?Benimse pilim bitmiş durumda.Enerji depolamalıyım,ya da pilimi şarj etmeliyim bu dediklerim olmadan...

Kalın sağlıcakla...

20 Şubat 2009 Cuma

YOK YOK....

Enes hasta.Gripten sonra bitmeyen bir öksürüğü vardı.Burun akıntısı ve tıkanıklığı eklendi.Daha sonra da titreme,ateş,karın ağrısı,gözünde sulanma,yutkunma zorluğu ve kulaklarında işitme yetersizliği...

Çarşamba gününden beri okula göndermiyordum hafif ateşi vardı ve çok huysuzdu.Perşembe günü de doktora gittik ve duyduklarımıza inanamadık...:(

  • Sol bademciği iltihaplanmış ve şişmiş (İlk defa bademciği şişiyor ve yutkunamaması ondanmış)
  • İleri derece kansızlık çıktı.(Annem "bu çocuğun rengi kireç gibi" deyip duruyordu.Bende bir kan tahlili yatırayım bari ona göre bişey var mı yok mu bileyim dedim.Sonuç vahim.Altı aylık bir tedavi ile ancak düzelebilirmiş.Hergün bol bol kırmızı et yiyecek)
  • İşitme testi yapıldı.İşitmesi yetersiz çıktı.(Zaten belliydi.Evde kendisine söylediğim şeyleri duymuyor "efendim efendim" deyip duruyordu)
  • Kulaklarında iltihap ve su toplaması olmuş.Tedavi ile geçmezse tüp takılacakmış.İnş. tedaviye cevap verir ve buna gerek kalmaz.Alerjisi olan çocuklarda daha sık görülüyormuş.
  • Alerjimiz ve astımımız zaten vardı.

Allah dermansız dert vermesin.Buna da şükür.Yani anlayacağınız ENES TE YOK YOK...:(

16 Şubat 2009 Pazartesi

ŞÜKÜR
Allah a şükür iyiyim.Bir daha olmadı.İnşallah bundan sonra da olmaz.İnternetten edindiğim bilgilere göre bol bol kendime "iyi olduğumu" telkin ediyorum."Kalbimin iyi çalıştığını,bir rahatsızlığımın olmadığını" söylüyorum.Hafiften başlar gibi olsa da kendimi dinlememeye çalışıyor ve başka meşguliyetler buluyorum.İş bende ve beynimde bitiyor bunu biliyorum ama gereksiz evham ve vesveselerle bu duruma geldim.Umarım bundan sonrası daha iyi olur.Oruçlarıma da ara verdim.Boşalan depolarımı enerji ve vitaminle doldurduktan sonra ara ara tutacağım inşallah...

Yorum gönderen,geçmiş olsun dileklerinde bulunan ve dua eden tüm dostlara teşekkürler.Dualarla ayaktayım.Hepinizden Allah razı olsun.


En sıkıldığım ve kalbimin daraldığı anlar çocukların birbirlerini yediği,sıkıştırdığı,kavga ettiği anlar.Bunları görmezden gelemiyorum çünkü Emin daha kendini tam olarak koruyabilecek yaşta değil.Bu durum beni çok rahatsız ediyor.Neyse ki Enes okula gidiyor.Allah yine de bir kolaylağını veriyor.Yoksa ne yapardım bilemiyorum.

Enes çok asabi,inatçı,sulugöz ve ağzı bozuk bir çocuk oldu.Dayakla zaten yola gelmiyor.İyilikle anlat anlat o da olmuyor.Neye kızıyorsak veya ne yanlışsa onu yapıyor.Duvarları çizmeyen çocuk duvar çiziyor,dolaplardan tencere tava döküyor,tükürüyor,küfrediyor ve dövüyor.Okuldan eve geliyor.İlk olarak kötü sözleri söylüyor.Sonra beni dövüyor sonra da başlıyor ağlamaya...Hala tuvalet sorununu tam olarak çözemedik.Karşımda sıkıştığından kıvranıp duruyor."Enes çişin var mı?" dediğimde "yok" diyor.Tuvalete zorla götürürsem yapsın diye "ben sana yok demedim mi bak,yok "diyor.Aslında öyle çok var ki...Ne yapmaya çalışıyor anlamıyorum.Artık tuta tuta pantolonundan ıslaklık gözüküyor.Söylüyorum.Onu bile kabul etmiyor.Kendi kafasına ne zaman eserse o zaman gidiyor.Okulda böyle bir sorun yaşamadığın söylüyor öğretmen...Uzun süre anaokulunda vakit geçirdiği için böyle şeyler yaptığını düşünüyorum.İyilikle kendisini "çok özlediğimi" söylüyorum.Sarılıyorum.Ama karşılaştığım şey tükürük ve dövme oluyor.Ne yapacağımı şaşırıyorum.Sevmeye de izin vermiyor.

Enes in okuluna gitmiştim ziyarete.Öğretmeni "Enes in okulda çok iyi olduğunu "söyledi.Çok sevindim ama ya evde..."Evde tam tersi olduğunu" söyledim öğretmen çok şaşırdı.

Akşam Enes e "öğretmeninin kendisini çok beğendiğini çok sevdiğini" söyledim.Sonra da "öğretmenin evde yaramaz olduğuna inanamadı" dedim."Onun için kardeşini döverken,bu yemek kötü ben bunu yemem dediğinde kameraya çekip öğretmenine göndericem.Çünkü öğretmenin inanmadı.Görsün evde nasıl olduğunu" dedim.Enes bir değişti."Tamam anne tamam çekip gönderme güzel davranacağım".Gidip kardeşine sarıldı."Aşkım aşkım" diye diye.Yemekte de sesini çıkarmadı.Arada diyorum "kamerayı getirip bir çekim "yapacağım.Hemen "tamam "diyor ama bu da kesin çözüm değil.Hem de ben hiç böyle davranmayı sevmiyorum.Tehditlerle...Yaptığımın yanlış olduğunu düşündüğüm halde yapmak daha da vicdan azabı çektiriyor bana...

Genel anlamda Emin e karşı daha iyi.Bazen birlikte oyun bile kuruyorlar ama artık Emin de durmuyor.Ya gidip Enes in oyununu bozuyor.Ya bilgisayarda Enes film izlerken filmi durduruyor ya da kapatıyor.Ya da boyuna posuna bakmadan abisini dövüyor,tokat atıyor.Bu defa da bu yüzden kavga çıkıyor.Yani anlayacağınız bizim evde kavga hiç bitmiyor,bu gidişle de bitmeyecek.İleride düzelirler gibime de gelmiyor.Bu duruma alışsam iyi olacak.

Emin tam bir bilgisayar hastası.Kapalıyken bile rahat bırakmıyor bilgisayarı.Açık görünce hiç göz açtırmıyor.Sürekli ağlama dinlemektense uyanıkken açmamak daha iyi.Onun için de artık internete çok giremiyorum.Uyuduğunda da evi topla.Yemek yap.Anca yetişiyor.

Bir de bu ara kürler le uğraşıyorum.Enes in astım ve alerjisi için keçiboynuzu kürü yapıyorum.Çok faydasını gördüm.Astım ilaçlarını kullanmıyorum ve krup olmuyor.Ayrıca saman nezlesi için de üzerlikotu tohumu kürü yapıyorum.Buharını sadece Enes değil ben,Enes Emin birlikte soluyoruz.Emin de merak ediyor.Başımızın üstünü örtüp ne yapıyoruz diye.O da başını sokuyor havlunun altına ve hep birlikte buhar soluyoruz.Eşim de süre tutuyor.Ailece çalışıyoruz yani...:)))

Kendim için de papatya kürü yapıyorum.(ama enes ve Emin de geliyor ne yapıyorum diye.Onlar da nasiplerini alıyorlar.)Sinüzite iyi geliyormuş.Daha yeni başladım.İnşallah burnum tamamen açılır.

Birkaç resimle yazıma son veriyorum...

Karşı komşunun oğluna ve bilgisayara olan aşkını ifade eden Emin.

(Çocuğu hiç rahat bırakmıyor.Sürekli seviyor ve öpmek istiyor.Sıkıştırıp ağlatıyor.Abisinden gördüklerini diğer çocuklara uyguluyor.)

Şaka maka büyüdü yaa...Boydan Emin kareleri...

Enes uyanır uyanmaz Emin i yatağına çağırıyor.Sonra da beni çağırıyorlar."Anne gel bize bak.Resmimizi çek"diye...:)))

Çadır yapmaya ve altında oynamaya bayılıyorlar.Bende hatırlıyorum.Kardeşimle çadır yapıp içine girip oynardık.Sandalyeleri koyuyorum.Üzerine de battaniye ya da yorgan seriyorum oluyor çadır....:)))

Bayılıyor böyle tuhaf kılıklara girmeye...

Geçen gün Enes sesleniyor "anne gel oyuncak köpeğimle beni çek" diye....Oğlum isterde ben çekmez miyim?Hemen çektim tabi ki....

Artık celtinmence pozlar verebiliyorlar.Yani birbirlerini ağlatmadan ve sıkmadan...

Hep böyle dost ve arkadaş kalsanız............Hiç de fena olmazzzzzzz:)))))))))))))