28 Eylül 2007 Cuma

Güler misin:) Ağlar mısın:(


Dün başımdan geçen bir olaydan bahsetmek istiyorum.

Sabah kalktım daha doğrusu kaldırıldım.Çünkü ikisi de uyanmış.Onlar uyanıkken uyumak ne mümkün...Daha sonra Enes le kahvaltı yapacaktık.Ben kahvaltıda enes le kendime küçük çatal çıkartıyorum.Eğer küçük çatallar makinede kirliyse kendime büyük çatal alıyorum.Küçük çatallar temiz olduğu için kendime de küçük çatal çıkardım.Bunu gören enes: hayır sen o çatalla yemeyeceksin.Senin çatalın o değil demeye başladı.Bende ona ısrarla küçük çatalların temiz olduğunu benim de küçük çatalla yiyeceğimi anlattım .Ama nafile...Sonuç vermedi.Kendisi çatal ve kaşıkların olduğu çekmeceyi açtı.Bana bir tane büyük çatal çıkararak:

Al bu da sana kapak olsun!!!!!!!!!!!!!! demez mi?

Ben beklemediğim bu cevap karşısında şoke oldum.Sanki ben büyük çatal yok dedim de ona.Bana verdiği cevaba bakın.Hiç o lafı duymamış gibi davrandım.Üstüne gidersem daha çok söyleyeceğini düşündüm.Sen o lafı nerden duydun ( Meğer bi sanatçının şarkı adıymış ) nasıl aklına geldi de bu olayda o lafı yapıştırdın?

Dünden beri kulaklarımda o söz yankılanıyor.Daha üç yaşındaki çocuğun konuşmasına bakın.Büyüdükçe daha neler duyacağız kimbilir.Herşeye hazırlıklı olmalıyız.

İşte şimdi siz söyleyin dostlar:Bu olaya güler misin:) Ağlar mısın:(

26 Eylül 2007 Çarşamba

3 YAŞ - 3 AY

Enes artık 3 yaşında

Emin ise 3 aylık oldu.

Nasıl büyüyecekler derken zaman akıp gidiyor ve yavrularım da büyümeye devam ediyor.Hep Enes ten bahsetmişim bugün de sıra Emin de


Emin cephesindeki gelişmeler

Oğluşum artık beni çok iyi tanıyor.Abisinden aldığı darbelerden sonra ağlarken gözündeki yaşlarla beni görünce o gülümsemesi var ya beni bitiriyor.

Genelde odada tek başına bıraktığım için ( ben abisiyle ilgilenmeye çalışırken ) gözü sürekli odanın kapısında.Gelip geçerken onu alayım diye bakıp duruyor.

aaaaaa aaaaauuuuuuuu diye sesler çıkarıyor.

İki eliyle sürekli birşeyler yakalayıp çekiştiriyor.Bazen geliyorum ki üzerine örttüğüm battaniyeyi başına kadar çekmiş.Sadece tek gözü açıkta kalmış.Oradan da etrafı seyrediyor.

Emerken iki eliyle yakama öyle bir yapışıyor ki sanki alacaklı :)Şimdiden pek de güçlü maşaallah


Tam bir kucakçı olduğunu daha önce yazmıştım.Şimdi ise buna bir yenisi eklendi.Kucakta ve ayakta gezerek emmek:)Tabiki bu isteği benim tarafımdan engellenmeye çalışılıyor.Çünkü bu aydan daha her istediklerini yaparsak...

Sabah 6.30 7.00 gibi kalktığında kızmayayım diye bir neşeli bir neşeli sormayın!Nasıl gülücükler saçıyor,nasıl şarkılar söylüyor tüm çocuklu anneler bilirler:)

Elma suyuna başladık (Bir çay kaşığı) Çok hoşuna gitti.

Abisinin sesini uzaktan bile duysa ağlamaya başlıyor.Tedbir olarak herhalde :)))

Şu an aklıma gelenler bunlar.İkiside hazır uyuyorken ben diğer işlerime bakayım...

22 Eylül 2007 Cumartesi

En başta...
Severim ; Yaratanı

Severim; yaratılanı ( Yaradılanı severiz,yaradandan ötürü )

Severim; ailemi,akrabalarımı,arkadaşlarımı

Severim; gezmeyi hem de çok severim (İki çocukla evde oturmadığımdan belli )

Severim; çalışmayı ev hanımlığına bir türlü alışamadım:)

Severim; Eyüp Sultan Camisi'nde sabah namazı kılmayı

Severim; Piyer loti de oturup simit yemeyi,şehri seyretmeyi

Severim; görmediğim şehirleri gezip görmeyi

Severim; başka şehirlerden yine dönüp dolaşıp İstanbul a kavuşmayı

Severim; kitap okumayı,internette dolaşmayı,msn ye takılmayı,bloglar arası turlamayı (çocuklardan fırsat bulursam )

Severim; her ay arkadaşlarla buluşmayı (iple çekiyorum)

Severim; alışverişi,hediye alıp vermeyi

Severim; yağmur altında ıslanmayı,kurumuş yapraklarda dolaşmayı,kartopu oynamayı

Severim; eşimin bana sürprizler yapmasını

Severim; yeni tarifleri denemeyi

Severim; insanları mutlu etmeyi

Bize verdiği sayısız ve sonsuz nimetlerden ötürü Allah a şükretmesini severim.


veeee soooon olaraaaak taaa
sanal alemde SOBELENMEYİ SEVERİM :)))))

15 Eylül 2007 Cumartesi

2.5 aydır raflardan kaldırdığımız ilaçlarımız sonbaharın gelmesiyle yeniden raflara dizildi.Because Enes hastalandı.Sadece yaz aylarında hasta olmuyor.Buna da şükür.


Burun akıntısıyla başlayan hastalığı,burnunu çekip durmasıyla öksürüğe dönüştü.Geçen sene bu şekilde her ay hastaydı.Bu hastalık bizde hemen krup denilen hırıltılı solunum yolu hastalığına dönüşüyor.Elhamdülillah şu an krup olmadı.Hemen ilaçlara başladım.Ama bizim afacan rahat durur mu?Kardeşinin etrafından ayrılmadığı için ( kah ağzına giriyor,kah üstüne çıkıyor,kah başına vuruyor)ona da bulaştırdı hastalığını:(


Küçük yavrum daha 2.5 aylıkken burun tıkanıklığıyla tanışmış oldu.Bu gece sanki büyük biri horluyormuşçasına sesler çıkarıp durdu.Nefes almakta zorlandığı için her zamankinden daha fazla uyandı bu gece.O uyanmasa bile ben boğuluyo mu diye sürekli kalkıp bakmaktan uyuyamadım.Emmekte de bir hayli zorlandı.Allah tan biran önce iyileşmelerini diliyorum.Çünkü çocuklar hastalanınca huyları da değişiyor.

11 Eylül 2007 Salı


Bugün oğlum ENES in doğumgünü

3 yıl nasıl da geçti insan anlamıyor.İlk doğduğu günü düşündüm bugün.O zaman bu günler o kadar uzak geliyordu ki...Ama şimdi bakıyorum acısıyla tatlısıyla gelip geçmiş.Her anın tadını çıkarmak,bardağın dolu tarafını görmek gerekiyormuş meğer...İlk zamanlar yeni anneliğe alışmak,gaz sancılarından susmadan ağlayan yavruyu susturmak insanın bir hayli vaktini alıyor.Şimdi düşünüyorum da çoğu şeyi unutmuşum.Resimlere bakınca hatırlıyor insan o günleri.Neyse geçmişten ders alıp ikinci çocukta her anı dolu dolu yaşamaya çalışıyorum.

2 yaş çocuğu ergen çocuğu nasılsa öyleymiş.Ama ben kardeşi olana kadar öyle bir zorluk pek yaşamadım.3 yaş döneminde ise bir durulma hakimmiş.Ama ben bu durulmayı da kardeşinden dolayı pek yaşayamayacağımızı düşünüyorum.Bakalım gelecek günlerde bizleri neler bekliyor.

Bakalım Mevlam neyler...
Neylerse güzel eyler...













6 Eylül 2007 Perşembe

Allah kimseye yaşatmasın!
Dün sabah gene alışıla geldiği gibi erkenden çocuklarım sayesinde uyandım.Uyanış o uyanış bir daha uyumuyor ve uyutmuyorlar :)

Kahvaltının ardından yıkandıktan sonra neredeyse makinede kurumak üzere olan çamaşırları makineden çıkarıp balkonun yolunu tuttum.Tam çamaşırları asıyordum ki camiden bir ses duyuldu.Ezan değil,sela değildi.Bu bir kaybolan çocuğun bulunma haberiydi.'' Bir kız çocuğu bulunmuştur.Ailesinin gelip alması rica olunur'' :))

Bu gene sevindirici bir anonstu.Çünkü bizim buralarda camiden daha çok kayıp anonsları yapılıyor:((

Daha sonra bütün günüm iki aylık olan oğlum Emin i uyutmakla geçti.Fakat yok.Bir türlü uyumuyor.Baktım ki olacak gibi değil öğle olmuş hala uyumuyor.Ben de biraz hava alsın ve güneşlensin diye Enes ve Emin i alıp kapıya çıktım.Güzelce kapının önünde oturmuştum ki;alt komşumuzla yan apartmanda oturan komşumuzu pek telaşlı gördüm.Bana çocuklarını görüp görmediğimi sordular.Ben de yeni sokağa indiğimi görmediğimi söyledim.Çocuklar kaybolmuş.Her iki annenin kucağında da birer çocuk telaşla yeniden aramaya koyuldular.Yok yok...Sanki yer yarıldı da içine girdiler.Bütün yakın uzak parklara bakıldı.Görüldükleri söylenen her yere gidildi.Babalarına ve polise haber verildi.Bir tek bizim camiden kayıp anonsu verilmedi.Telaşımıza mahalledeki diğer komşular çıktı.Komşulardan biri ''bizim çocuklarda çok kaybolurdu.Bakardık ki nerede bir bodrum var orada oyuna dalmışlar sonrada çıkar gelirlerdi.Merak etmeyin birşey olmamıştır inşaallah ''dedi.Bu arada karşı komşumun aklına kaybolan çocukların arkadaşı olan karşımızdaki apartmanda oturan zeynep geldi.Zeynep lere bakalım derken yoldan geçen bir delikanlı ''kız çocuklarını mı arıyorsunuz.Onlar bizim evde kardeşimle oynuyor'' demez mi:D
Güler misin ağlar mısın?Gidip baktılar ki gerçekten çocukları orada.Ev sahibi hanım annenizin haberi var mı demiş iki kıza da ayrı ayrı.Evet haberi var annemiz gönderdi demişler:)))Kadın da ne yapsın almış içeri...Çocuklar kollarından itinayla tutularak ve biraz da çekiştirilerek evlerine götürüldü.Artık evde neler oldu bilinmez:D
Bir kapı önü güneşlenme gezimiz bu şekilde sona erdi:(((

Gelelim diğer konuya:
Minik Talha nın annesi bizi sobelemiş.Sanal alemde saklambaç mı olurmuş.Hem iki çocukla biz saklanmamıştık ki sobeliyorsunuz.(Çanak çömlek patladı)))
Şimdik asıl konu neyi nasıl itiraf edeceğimiz:

-İtiraf ediyorum;çok kıskanç biriyimdir.Sevdiklerimi kimseyle paylaşmak istemem.Paylaşamam.Oğlum da bu konuda bana çekmiş herhalde.Zira babasının yanına bile oturmama tahammülü yoktur.Hemen aramıza girer oturur:)

-İtiraf ediyorum;kopya çekmeye beşinci sınıfta başlamıştım.Üniversiteyle kopya çekmem de son buldu:)

-İtiraf ediyorum;iki çocukla bu kadar zorluk çekeceğimi tahmin etmemiştim.Yoksa Enes in biraz daha büyümesini beklerdim.

-İtiraf ediyorum;zararlı olduğunu bildiğim ve çok karşı olduğum halde Enes in saatlerce bilgisayar başında oyun oynamasına göz yumuyorum.Yoksa kardeşine göz açtırmıyor.

-İtiraf ediyorum;Enes kardeşine kötü davrandıkça ve rahat bırakmadıkça kendisi de benim gözüme çok kötü gözüküyor.(Sonra uyuyunca bu düşüncemden vazgeçiyorum ve suçluluk hissediyorum)

-İtiraf ediyorum;buna rağmen üçüncü çocuğu düşünüyorum.

-İtiraf ediyorum;Üçüncü çocuğu düşündüğüm için kafayı yemiş olduğumu düşünüyorum:)

-İtiraf ediyorum;ev hanımlığı çalışmaktan daha zor.Mesaisi bile belli değil.Sonuçta eline de para geçmiyor.

-İtiraf ediyorum;Bunca işin arasında beni sobeleyen ve itiraflarını yaz diye baskı yapan minik talha nın annesine çok kızgınım çoooooooookk:)))

Bugünlük bu kadar bir daha bizi sobelemeyin olur mu?