10 Nisan 2010 Cumartesi

TESETTÜR FUARI ....

8-11 Nisan tarihleri arasında CNR fuar merkezi alanında bu yıl ikincisi düzenlenen tesettür fuarı var.Kardeşim de ebru eşarp,fular ve kravat ile bu fuarda...Fuar sabah 11.00 ile akşam 18.30 arası açık...İlgilenen arkadaşları EBRUZAR standına ve bu fuara bekleriz.
İsteyenler Üsküdar da Yıldız Pasajında Ebruzar Ebru Evi nden ücretsiz davetiye alabilirler...
















10 Mart 2010 Çarşamba

ŞANS MI-TALİHSİZLİK Mİ BİLEMEDİM........?!!!!!!!!!

Kendi şahsımıza ait bir arabamız yok.Ara ara babamın arabasını,daha az sıklıkla da eşim yanımda oldukça kayınbabamın arabasını kullanıyordum.Son zamanlarda babamın arabasını alıp tek başıma çoğu yere gitmiştim.Ama iş kayınbabamın arabasını kullanmaya gelince değişiyordu.Hem eşim,hem de kayınvalidem tek başıma alıp arabayı kullanmama izin vermiyorlardı.Ne zaman bir yere gidecek olsak kayınvalideme "araba kapıda duruyor.Yürüyerek ya da otobüsle (her neyse) mi gideceğiz araba dururken? derdim.O da "evet olmaz.Araba dursun,bişey mişey olur ben korkarım.Çoluğunuz çocuğunuz var" derdi...

Dün kapı çaldı.Kayınvalidem bir akraba ziyaretine gittiklerini söyledi."Sen de gel"dedi.Ben de "hava çok soğuk.Eminle bu havada dışarı çıkamam.Arabayla gidersek gelebilirim" dedim."Olmaz" dedi.Zaten hep olmaz dediği için bende her fırsatta arabayla gitme isteğimi tekrarlıyorum.Sora da "kendine güveniyorsan gel" dedi.Allah ım yanlış mı duymuştum.Kulaklarıma inanamadım.Bir daha da sormadım.Hemen içeri girdim.Eşimi aradım."Annen izin verdi.Arabayla gideyim mi?"Gideceğimiz yer de yakın.Herkes bu arada gitti.Eşim de" izin verdiyse git o zaman" dedi.Ben hemen hazırlandım.Hazır arabayı da almışken yolumun tam aksine olmasına rağmen market alışverişi mi de yaptım.Gideceğim yere vardım.Arabayı parkettim.Bu konuda ayrı bir acemiyim.Bir de kayınbabamın arabası babamın arabası gibi küçük de değil.Onun için ayrı bir zor benim için...

Çıktım yukarı.Oturduk.Arabayla geldiğimi söyledim.Millet dalgada.Kayınbaban kızacak falan filan...Neyse kalkma zamanı geldi.Arabaya kimin binip kimin binmeyeceğine sıra geldi.Ben dedim "kimse binmesede ben alınmam.Nasıl geldiysem öyle de giderim inş..."

Neyse binmez diye düşündüğüm kayınvalidem,alt komşum(hamile),başka bir akrabamızın kızı,ben ve Emin bindik.Ben şimdi kayınvalidem ilk defa izin vermiş ve arabama binmiş ya....Kendimi ispatlayacağım ya....Hava kararmış ve yağışlı.Okullar dağılmış her yer insan ve servis aracı.........Arabayı çalıştırdım.Dönüş yapmam gerekiyor.İki tarafı da kaldırımlı bir yol.Önce öne aldım.Benim hesabım tek seferde dönüş yapabileceğimdi.Alışmışım babamın küçük aracına.Olmadı.Geri alıp tekrar ileri yapmak için vitesi geriye takıp gaza bir bastım.....Trank,
trunk.......Eyvahlar.....Ne oluyorlar.....

Ben dedim arabanın arkası göçtü.İnip arkaya bile bakmadan gideyim.Evde bakarız ne olduğuna....Bu arada bende karizma sıfır,ayaklar altında,kafamdan aşağıya da kaynar sular döküldü.

Gitmeye çalışıyorum.Har,hur diye sesler geliyor.Araba zor gidiyor.İçeridekiler korkulu,ben korkulu.Az kenara çektim.Korkunun ecele faydası yok.İnip bir bakayım dedim yediğim halta...Bir de inip bakarım ki....Egzoz yerde...Ne yapacağım şimdi.Hemen eşimi aradım.İnanamadı.Gülüyor."Sıkma canını" dedi."Hallederiz".Neyse koca fırçası yemedik diye seviniyorum.Yanımdan geçenler akıl veriyor.Bazıları beni iyice korkutuyor."İleri alırsan egzoz arabanın içine girer arabayı patlatır,geri al......"Orada öylece bırakacağım.Eşim gelip halletsin diye.Yolun tam kenarında değil araba.Biraz kenara çekmek lazım.Arabanın başında soğuk ve yağmurda beklerken bir taksici geldi.İndi aracından.Yattı arabanın altına.Ne yaptı ya da nasıl bağladıysa ekzozu tutturdu."Bu şekilde eve rahat gidersiniz" dedi.Ama ben korktum bir kere."Yok" dedim.Araba burda dursun.Bindik bize yardım eden taksiye.Taksici diyor."Abla sizin gibiler olmasa hiç iş yok.Birisi tekeri patlar değiştiremiyor.Taksiye biner.Birisi ekzozu düşer takamaz taksiye biner.Bize de iş oluyor"..."Sağol" dedim içimden, "moral veriyorsun...."

Eve geldik.Arabanın anahtarıyla ruhsatını hemen kayınvalideme verdim ki kayınbabam gelip benden alırken utanırım da adamın yüzüne bakamam.Görmesin beni....

Bir kayınbaba arabası hikayesi de burada bitti.Artık kayınvalidem de rahat,bende.Ne ben bundan sonra araba kapıda duruyor.Arabayla gidelim derim.Ne de kayınvalidem yok der.Ancak eşim yanımda olduğunda sürerim kendi arabamız olana kadar....

İşte arkadaşlar...Bu da arabayı vermeyen kayınvalidemin şansı mı,talihsizliği mi bilemedim?İçine mi doğuyordu dersiniz?



9 Mart 2010 Salı

GÜNLÜK HAYAT....
Ben bloğa sık yazmayı beceremiyorum.Aklımdan hergün binlerce düşünce geçiyor."Bunu da yazayım,bunu da yazayım." diyorum.Hiçbirini yazamıyorum.Bir de bakıyorum ki bir önceki yazının üstünden bir ay geçmiş (bazen daha da fazla) ben ancak yazıyorum.Sık sık bloğunu güncelleyenlere hayranım.Hergün neler yazmışlar diye ilgiyle bekliyorum...:)


*Sık sık yazmayalı unutmuş muyum; yoksa bu blogger in ayarları mı değişmiş?Resimleri istediğim sırayla yayınlayamıyorum.Yerlerini bile değiştiremedim.Bu acemiye bir yardım please...

Uyumaz uyumaz akşam saatlerinde çizgi film izlerken böyle uyuya kalır...(Yalnız ayağa dikkat...)


Tamamen Enes ve Emin ile yapılmış bir kurabiye...Her aşamasında emekleri var.Süslemeler de bana ait değil.





Erkek çocuklar hep mi böyle?Yoksa benimkiler mi eve sığmıyor anlamadım.Ev dar geliyor çocuklara...Enes i bu şekilde dolap içinde saklanmış buldum...




Yine eve sığamayan Enes oyuncak dolabına sığmış...:)



Dolabın içinden çıkınca da kızmayayım diye türlü şebeklikler yapıyor...



12 Şubat 2010 Cuma

ONDAN,BUNDAN.....

Günlerimizin nasıl geçtiğini resimlerle anlatmak en iyisi herhalde...

Okula gitmek için süsleniyorsun ve resim çekmemi istiyorsun.Ben gözümü zor açıyorum yavrum.Kardeşini de olaya dahil ediyorsun ama o da benim gibi tam uyanamamış.

Anne babanın yokluğunda kardeşini teselli ediyorsun.(Biz hacdayken ananede çekilmiş bir poz)

Arap kıyafetlerinizi giyip dolaşıyorsunuz evin içinde...Sizi bu kıyafetlerle görenler de sünnet olduğunuzu sanıyor.

Sabah sabah konser veriyorsunuz ve bana zor anlar yaşatıyorsunuz.Hayır hayır şarkılarınızı dinlemek çok hoşuma gidiyor ama apartmandakiler daha uyanmamışken çalmak istiyorsunuz.Uyuyan kimse kalmasın herkes uyansın...Zor tutuyorum ikinizi saat 10.00 a kadar...

"Kıyafetimi kendim giyeceğim" diyorsun.Çok güzel bu isteğin.Bende izin veriyorum.Sonuç bir paçaya sokulmuş iki bacak ve şaşkınlık...Güldürüyorsun beni...Sonra da "anne sen giydir" diyorsun...

Başına bişeyler geçirmeye bayılıyorsun ve şebeklik yapıyorsun.Bana da bu görüntüleri çekmek düşüyor...
Çadır kurup oyun oynuyorsun.Saklanıyorsun."Anne ben nerdeyim" diye bir ses...ve
gülüşmeler başlıyor "Emin kaybolmuş" dediğimde...

Abin çalar da sen hiç kusur kalır mısın?

Sıra gelir suluboya yapmaya.Enes çok isteklidir suluboya yapmaya.Ama nedense daha biz bitirmeden Enes bitirmiştir ve "bu etkinlikten sıkıldım" sesleri yükselmeye başlar......

Sabah sabah artistlik pozları verilmeye devam edilir bıkmadan usanmadan...Annenin de hoşuna gitmeye başlar bu durum.Uyku muyku kalmamıştır artık annede bu pozlar karşısında.Oğlunu öpüp koklama vaktidir artık vakit...:)

İstekli Enes in isteği geçmeden önce...


Anne artık dayanamaz ve çekime son verir.Oğluşunu yer bitirir....:))))



17 Aralık 2009 Perşembe

CANIM KABEM VARSAM SANA...YÜZÜM GÖZÜM SÜRSEM SANA...

Canım Kabem vardım sana...Ama yüzümü gözümü bırak,elimi bile süremedim.Çoook kalabalıktı.Boş olması da beklenemezdi zaten.Ama cesaret edip de o kalabalığın içine dalamadım.İnşallah bir dahaki sefere...


Kabe manzaralı en pahalı oteller... Hilton ve Zemzem Tower...


Birinci kattan Kabe görüntüsü muhteşem...


En üst kat açık havada ibadet...


Gece bir başka güzel oluyorsun...


Otellerin gece görünüşü...


Gece boş bulduğu herhangi bir yerde yatan yurdum insanları...


İhrama girmiş küçük bir kul...


Sütünlar arasından bile olsa Kabe manzarası ile kılınan namaz...


Seni yakından görmek ne kadar heyecan verici bir bilsen...


Peygamber Efendimizin doğduğu ev...


Arafat çadır alanı...

Sağ tarafta "Altınoluk" ve altın kaplama Kapı n .....

9 Aralık 2009 Çarşamba

DOYAMADIM...
Lebbeyk Allahümme Lebbeyk.Lebbeyke La Şerike Leke Lebbeyk...İnnel hamde Ven-nimete Leke vel mülk La Şerike Lek........
Gittik.Hacı olduk geldik Elhamdülillah...
Daha önce umreye gitmiştim ama haccın tadı bir başkaymış bunu anladım.
Oraları görenler bilirler ama görmeyenler için söylenecek çok söz yok.Kelimeler kifayetsiz kalır anlatmaya oraların güzelliğini,ihtişamını ve muhteşemliğini...
İnsanı çeken bişeyler var.Birkez giden bir daha gitmek istiyor.Bir kez daha,bir kez daha.....
İnsan doyamıyor o Kabe ye bakmaya,tavaf edenleri izlemeye...
Öyle bir yer ki;çocukların aklına gelmiyor...
Öyle bir yer ki;iki saatlik uyku yetiyor.
Öyle bir yer ki;insanın dünya ile ilişkisi kesiliyor.Başka bir havaya bürünüyor.
Allah,peygamber aşkı,sevgisi insana herşeyi unutturuyor.

Yetmedi.Onbeş gün yetmedi.Biri deseydi ki "gel vizeni uzatalım biraz daha kal" hemen atlardım bu fikre.Ama olmadı.Buna da şükür.Tadı damağımızda kaldı o arafattaki havanın,müzdelifedeki gecenin ve şeytan taşlamadaki heyecanın...

Gitmeyen arkadaşlara dua ettim en kısa sürede gidebilmeleri için.Gidenlere de Allah tekrarını nasip etsin İnşallah...Selamlarınızı söyledim arkadaşlar Alemlere Rahmet Peygamberin kabrinde...

Allah isteyen herkese nasip etsin.Bu mutluluğu isteyen herkese yaşatsın.Bizlere de evlatlarımızla tekrar gitmeyi nasip etsin...

18 Kasım 2009 Çarşamba

HACC............
İslamın şartlarından biri olan Hacc görevimizi yerine getirmek üzere inşallah cuma günü saat 10.00 uçağıyla Mekke ye gidiyoruz.
Çocukların hastalıkları nedeniyle kendimi bu konuya verememiştim ve daha düne kadar bavulum bile ortada yoktu.Allah a şükür çocuklar iyileşti.Enes okula gitmeye başladı.Bende hazırlıklara ufak ufak başladım.Dün biraz bavul hazırladım.Ev işleri ve ziyaretlerle günlerim geçti.Allah nasip ederse yarın da burada geçireceğimiz son gün.Yeni yeni heyecanlanmaya ve çocuklarımı bile özlemeye başladım.Her ne kadar "oralarda aklına bile gelmezler" deseler de sanki benim aklımdan hiç çıkmayacaklarmış gibi geliyor.
Çocuklar ananelerinde kalacaklar.Daha önceden eşimle benim uçağa binip gideceğimizi söylemiştik çocuklara.Enes gelirken getirmem için su tabancası ısmarladı.Onun için de gideceğimiz günü sabırsızlıkla bekliyor."Ne zaman gidip su savaşları getireceksiniz" deyip duruyor.Emin ise eskiden "anne siz uçağa binin biz abimle ananemde kalıcaz" diyordu.Ama şimdi işler değişti.Dün aprtmandan bir akrabamızı hacca uğurlarken Emin benim gideceğimi sanıp ağlamaya başladı.Şimdi ise "anne sen uçağa binme.Ben ananemde kalmam" diyor.Allah hayırlısını nasip etsin.Hem onlar için hem de bizim için bu durumu kolaylaştırsın.Hayırlısıyla gidip hayırlısıyla evlatlarımıza kavuşmayı nasip etsin.

Tüm sevenlerimiz de hakkını helal etsin........