30 Haziran 2008 Pazartesi

SOBE: Emin ve Enes bu aralar neler yapıyor?

ENES:

-Deliksiz sabaha kadar uyuyabiliyor.(Beni en çok mutlu eden maddeden başladım.Emin o kdar çok kalkıyor ki...Enes de kalksa halim duman olurdu.)

-Tuvaletini kendi tek başına yapabiliyor.(Canı isterse)




-Kardeşine karşı sanki daha iyi davranıyor.


-Dövme ve tükürme huyunda hala ısrar ediyorsun.Büyük küçük herkes nasibini alıyor.

- 7-8 rengi karıştırmadan biliyor.

-Kiraz,karpuz,şeftali ve çileği çok seviyor.

-Dondurmaya bayılıyor.

-Resimleri az taşırarak bazen de hiç taşırmadan boyayabiliyor.

-Sokakta oynarken mutlaka bir yerlerden eline sopa geçiriyor.Mahalldeki çocukları sopayla kovalıyor ya da taş,kum atıyor.

-Tırmanmaya bu aralar merak saldı.






-Bir de Emin le birlikte emekleyip onun yolunu kesiyor.Emin i sinir ediyor.


-Çayın ve asitli içeceğin tadını hala bilmiyor.


-Kek,poğaça,kurabiye yaparken ve tozları silerken bana yardım ediyorsun.




EMİN:


-Uykun konusunda hala bir düzen tutturabilmiş değilim ,değilsin.Bazı geceler 2 kere kalkarken,bazı geceler saate bir kalkıyorsun.Gündüz 3 saat deliksiz uyuduğun olduğu gibi 15 dakika sonra kalktığın da oluyor...:-(




-Hala yürümüyorsun.ama emekleyerek heryeri hallediyorsun.Mutfak dolabını boşaltıyorsun.Ordan alıyorum,ben orayı düzeltirken kitaplığı dökmüşsün,oradan seni uzaklaştırıyorum, ben orayı düzeltirken sen banyo da deterjan ve klozete çoktan dalmış oluyorsun.








-Yağ tenekesinin içine eini sokmaya bayılıyorsun.



-Artık ağlamayı bir araç olarak kullanıyorsun.İstemediğin birşey oldu mu basıyorsun çığlığı ve ağlamayı.

-Çekmece açıp kapama ve el,parmak sıkıştırma sıkça yaşadığın durumlar






-Neren acırsa acısın işaret parmağını getirip öptürüyorsun.

-Canın isterse mama,anne,baba,dede,adda ve ııı ciii diyorsun.





-Prizlere elini sokmaktan ve tuvalet kağını yırtmaktan çok hoşlanıyorsun.

-Banyo yapmayı çok seviyorsun ama denize girmekten bir o kadar korkuyosun.

-Çorabını çıkarabiliyorsun.Çorabın ayağa giyileceğini biliyorsun ama şortu veya pantolonu da başına geçirerek giyilecek sanıyorsun.





-Çok kıskaçsın.Abinin ve babanın yanıma bile yaklaşmasına izin vermiyorsun.



-Emerken mutlaka işaret parmağını ağzıma sokuyorsun.

-Yemeklerden çorbayı daha çok seviyorsun.Meyvelerden ise;kiraz,karpuz,muz,çilekkayısı ve şeftali favori meyvelerin.






-Legoları takıp çıkarmayı çok seviyorsun ve eğer dalmışsan ben yokken uzun süre onlarla oynayabiliyorsun.(Tabi ki abin gelip karışmazsa)




-Abinin kurduğu oyunları bozmayı beceriyorsun.Amacın bozmak değil abinle oynamak biliyorum ama sonunda dayak yemekten kurtulamıyorsun.




veeee şuan aklıma gelmeyen bissürü şey yaptığınız kesin.






Bu aralar ben de KPSS ye çalışıyorum.Sobe konusu ben değilim ama yine de yazayım dedim.2 ayım var ve 1230 sayfalık bir de kitabım. Bu da demek oluyor ki;en azından iki ay bilgisayar başına pek oturmamam gerekiyor.

25 Haziran 2008 Çarşamba

EMİN 1 YAŞINDASIN.
DAHA YOLUN BAŞINDASIN..

Bugün Emin in doğumgünü.Doğum yaptığım gün, dün gibi aklımda.Aslında yazmak istediğim çok şey var.Ama internetimiz hala yok.Sınırlı vakite ne sığdıracağımı da bilmiyorum aslında.

Sadece şunları yazayım.Ne kadar iki çocuklu hayattan şikayet etsem de,iyiki varlar ve iyiki sağlıklı ,sıhhatliler.Bunun için Allah a ne kadar şükretsem az.

Allah çocuk isteyen herkese hayırlı evlatlar nasip etsin.

16 Haziran 2008 Pazartesi

Akyazı KUZULUK KAPLICALARI





Yazacak çooook şey vardı.Ayrıntılarıyla anlatmak istiyordum.Ama şartlar buna uygun olmadı.Aslında eşim bu hafta da izinli ve ben çok rahat bilgisayar başında vakit geçirebilirdim.Ama Emin sağolsun.İkinci wirelesi (-vaylıs- yanlış yazmış olabilirim diye parantez açmak zorunda kaldım..P) de halletti sağolsun.Ne zaman kasanın üzerinde unutsam hemen farkedip geliyordu ve halletme girişimlerinde bulunuyordu.Yine unutmuşum ve parçalanmış olarak getirdi ,bize teslim etti.Bizimkini kırdığı için internete giremiyordum ve eşim arkadaşının wireles ini getirmişti.Maalesef onu da kırdı Emin.Artık internet yok.Şimdi eltimden aldım ve çocuklar uyurken yazmaya çalıştığımdan ayrıntılara giremeyeceğim.







Tatilde Kuzuluğa gittik.Aslında bu sıcakta gidilecek yer değil ama hem İstanbul a yakın olması ,hem de gidilebilecek yerler içerisinde fiyatı en uygun yer olarak Kuzuluğu tercih ettik.(Yani tamamen duygusal...:)Havuz ve deniz olmaması nedeniyle çok fazla kalmadık.Aslında havuz var ama sıcak su havuzu.... :(



En çok Enes ve Emin e yaradı bu tatil işi.Enes parkta bol bol oynadı ve eve gelip küveti doldurup bol bol yüzdü.



Emin de parkta abisini izlerken ilk defa çayır ve çimenle tanıştı.






Biz de onların bu mutlu hallerini gördükçe sevindik ama doymak bilmiyorlar.Güneş tam tepedeyken bile Enes parktan içeri girmedi.







Biz de arada çevredeki diğer görülebilecek yerleri ziyaret ettik.Bir gün "Sülüklü Göl" e gittik.Hafta içi olduğundan bizden başka kimse yoktu.Yol da çok tenhaydı ve ben çok korktum.Yol git git bitmiyor ve çok dar.iki araba zor geçer.Bir de yolun ne tarafa gittiği ağaçlardan anlaşılmıyor.Ancak gittikten sonra anlayabiliyorsun ve karşına her an bir araba çıkabilir.Uzaktan geldiği falan gözükmüyor.Allah tan giderken çocuklar arabada uyuda da bir de korku içerisinde onlarla uğraşmak zorunda kalmadım.Ama sonunda çektiğim korkuya değdi.Bir ara "karşıdan bir araba gelse nasıl geçer?" diye aklımdan geçti.Çok geçmeden bir araba tam karşımıza çıkmaz mı!Daha sonra şeytan rahat bırakmıyor.Aklımdan "bu ıssız yerde biri bize bişey yapsa kimsenin ruhu duymaz" diye de geçti ve arabanın çıkması gibi gerçekleşecek diye çok korktum.
















Sülüklü Göl ün tepeden ve kıyıdan görünümü...





Enes uyandığında göle gelmiştik.Kalkar kalkmaz karşısında gölü görünce çok sevindi ve hemen göle başladı taş atmaya.Enes taş attıkça kıyıda ve suda hiç kurbağa kalmadı.Gitme vakti geldiğinde Enes hala bizimle pazarlık ediyordu "iki tane daha taş atıp gelicem" diye.Zor arabaya bindirdik ve son olarak da hatıra fotosu çektik zorla...






Bol bol kurbağa ve sülük vardı.Kurbağalar güneşlenmek için sahile çıkmışlardı.Biz gittikçe hepsi suya atladılar ve korkudan çıkamadılar.Yol boyunca kaplumbağa,kertenkele vs. hayvanlar bize eşlik etti.














Sülüklü Göl den dönerken karnımız iyice acıkmıştı.Dıştan görünüşü pek de güzel olmayan ancak arkasındaki bahçesinde bir cennet barındıran lokantaya düştü yolumuz.İyiki dış görünüşe bakıp aldanmamışız.Bahçede istemediğin kadar çeşitli meyve ağaçları ve her masanın yanında hamaklar vardı.Üstelik meyve ağaçlarındaki meyvelerden yemek de serbestti.Biz de hemen vişne,dut,erik ve elma ağaçlarına giriştik.Yemekten önce azar azar mideye indirdik dalından koparılmış meyveleri.Çocuklarda geniş mekanın ve hamağın tadını çıkardılar.




Başka bir gün de şark usulü döşenmiş bir çay bahçesine gittik.Orası da çok güzeldi.Emin ilk önce şark köşesinde eğlendi.Daha sonra salıncakta sallandık hep birlikte ve bu çay bahçesinin arka tarafından çektiğim doğa manzarası...





Diğer boş kalan vakitlerde de çimende top oynadılar.











Bol bol dondurma yediler.Enes üç yaşına kadar soğuk diye dondurmayı ağzına vurmamıştı."Buz" diyordu dondurmaya ve yemiyordu.Fakat üç yılın acısını fena çıkardı.Şu an hergün dondurma istiyor ve bazen zor engel oluyorum yemesine.Tabi bu durumdan Emin de nasibini aldı.Abisi üç yaşına kadar tanışmamıştı dondurmayla ama Emin 11. ayında tanıştı ve çok sevdi.Yemek için bu kadar istekli değil fakat dondurma için öyle bir ağzını açıyor ki...Görülmeye değer...



Kuzuluk kaplıcalarının ördeklerinden bir görünüm...




Artık dönüş vakti gelmişti.Fakat denize girmeden İstanbul a dönmek olmazdı.Onun için dönüşte Adapazarı nın Karasu ilçesine gittik.Deniz de tenhaydı hafta içi olduğundan.Bizde bir anlık hevesle geceyi burda geçirelim yarın erken çıkar İstanbul a döneriz diye deniz kenarında kurulmuş çadırlardan kiraladık.Ama durum düşündüğümüz gibi olmadı.Çocuklarla çadırla kalmanın zor olacağını anlamak çok sürmedi ve üç saat sonra çadırı boşaltıp evimizin yolunu tuttuk.








NOT:Çok uzun oldu biliyorum ama arkası yarın şeklinde yazsam daha mı iyi olurdu?


Cümle hataları ve anlatım bozuklukları olabilir.Şimdiden özrü bir borç biliriz.Bir de sayfa düzeni hiçbir zaman istediğim gibi olmuyor.Ben ayarlıyorum."yayınla"dediğimde sayfada benim ayarladığımdan farklı görünüm çıkıyor.Blogger benim ayarı beğenmeyip kendi ayarını yapıyor...:)

14 Haziran 2008 Cumartesi

TATİLİN ADI YORGUNLUK

Beş günlük ufak tatilimizi yaptık döndük.Anlatılacak çok şey var,yıkanacak çok çamaşır var.Bunların hepsi beni bekliyor.Fakat bir yaşına sayılı günler kalan bir Emin ve de dört yaşını doldurmasına üç ay kalan hareketlimi hareketli,afacan mı afacan iki de erkek çocuk var.

Ayrıntılar ve de resimler ilk fırsat bulduğum vakitte inşallah...